İlk Gece

İlk gece sorunları

İlk gece sorunları 150 150 dolunay

Ya canım çok acırsa

Evliliğin ilk gecesine ya da ilk cinsel ilişkiye çok anlam yüklenir.İlk cinsel birleşmenin ya çok güzel ve keyifli olacağı ya da çok acılı, ağrılı ve kanlı olacağına kadar, bir uçtan diğer uca pek çok beklenti vardır ilk cinsel ilişkiyle ilgili. Bu kaygı ve beklentilerin çoğu kadınlara aittir diyebiliriz.

Acaba ereksiyon olabilecek miyim?

Erkeklerinde ilk geceyle ilgili kaygıları yok değildir tabii ki! Ereksiyon olabilecek miyim? Girişi gerçekleştirebilecek miyim? Ya tam o esnada ereksiyon giderse vb…

Aslına bakarsanız her iki taraf için de keyifli düşüncelere göre kaygılı düşünceler daha yoğunluktadır.

Bunun ana nedenleri; karşı cinsiyetin ve de kendi bedeninin cinsel organlarıyla ilgili abartılı, gerçekdışı bilgilere sahip olmak, cinselliğe dair bilimsel bilgilerden yoksun olmak sayılabilir.

Cinselliğin doğasında acı hissetmek yoktur

İlk cinsel ilişkide genellikle; yetersiz ön sevişme ile ereksiyon gerçekleştikten sonra ilişki denenir. Kadının cinsel organının ıslanmadığı fakat vajina kaslarının rahat olduğu durumlarda ilişki gerçekleşir ancak kadının canı acıyabilir belki biraz kan gelir. Oysaki cinselliğin doğasında -organik herhangi bir sorun yoksa- acı hissetmek söz konusu değildir. Bunların yaşanmasına cinsel bilgi, tutum ve davranış eksikliği, fiziksel ve duygusal hazırlıkların yeterince yapılmaması durumu neden olur.

İlk ilişkide kanama yaşanır mı?

Eğer ilk cinsel birleşmede, iki taraf da rahatsa, iyi bir ön sevişme yapılıyorsa, ıslanma varsa, pelvik kaslar rahatsa, sakince giriş gerçekleştiriliyorsa kanamaya pek rastlanmaz, bazen biraz kahverengi ya da pembe lekelenme görülebilir.

Her iki taraf için de önemli olan ilk birliktelik, karşılıklı, sevgi ve hoşgörüyle rahat yaşanabilir. İletişimi doğru kurmak, kendimizi karşı taraf doğru ifade edebilmek ve dinleyebilmek, kaygılarımızı, meraklarımızı paylaşabilmek, birbirimizi keşfederken sabırlı ve sakin olmak bu süreçte çiftlere yardımcı olur.

İlk gece korkusu nasıl yenilir?

İlk gece korkusunu ortadan kaldırmak için evlenmeden önce ilk geceyle ilgili bilimsel destek alabileceğiniz uzmanlara başvurmanızı ve bilimsel kaynaklardan bilgi alması önerilir. Doğru bilgi bizi rahatlatırken abartılı ve yanlış bilgi bizi tedirgin eder.

Cinsel terapi uzmanından destek alınmalı

Eğer ilk gece de ve sonrasında da kadında kasılmalar oluyor ve ilişkiye izin vermiyorsa, erkek de ereksiyon sorunu ya da girişe dair korkular oluyorsa mutlaka bir cinsel terapi uzmanına başvurun.

İlk gece korkusu

İlk gece korkusu 150 150 dolunay

İlk gece korkusu özellikle bizim ülkemizde yeni evlenecek çiftlerin kafalarını uzunca bir süre meşgul eder. Evlendiğimiz kişi aşık olduğumuz biri bile olsa ilk kez yaşanacak cinsel ilişki hafif kaygı ve korku oluşturur. Bunun nedenleri arasında ise hiç bilmemek, deneyimlememiş olmak, çevrenin bu konuya yaklaşımı, yanlış bilgilendirmesi, abartılı bilgiler sayılabilir.

İlk geceyle ilgili pek çok mit (yanlış bilgi ve inanç) vardır. Bunlardan en çok “kanama olacak” ve “acıyacak” miti kafaları kurcalar ve korkunun oluşmasına neden olur. İlk geceyle ilgili duyduğumuz öyküler, arkadaşlarımızın anlattıkları ya da yakınlarımızın evlenmeden önce bize söyledikleri kaygıların oluşmasına etken oluşturabilir. Ya da “her şey değişecek” gibi abartılı sonuç beklentileri çok gereksizdir.

İlk geceyle ilgili yaşanan olumsuz deneyimlerin altında; yanlış bilgiler, cinsellikle ilgili bir eğitimin alınmamış olması, karşılıklı cinsel iletişim ile ilgili eksiklik, cinsiyetçi yetiştirilme gibi nedenlerin varlığı bilinir.

İlk deneyimde iki taraf da heyecanlıdır aslında, çünkü onlara göre ortada halletmeleri gereken bir görev vardır. ‘Bekareti almak, kızlığı bozmak, işi halletmek’ tüm bu tanımlar bile gerginlik yaratabilir.

Yetersiz bir ön sevişme ile ereksiyon gerçekleştikten sonra ilişki denenir. Kadının cinsel organının ıslanmadığı fakat vajina kaslarının rahat olduğu durumlarda ilişki gerçekleşir ancak kadının canı acıyabilir, belki kan gelir. Oysaki cinselliğin doğasında kan ve acı yoktur. Cinselliğin doğasına aykırı davranıldığında ise istenmeyen sonuçlar olabilir. Bunların yaşanmasına cinsel bilgi, tutum ve davranış eksikliği, fiziksel ve duygusal hazırlıkların yeterince yapılmaması durumu neden olur.

Eğer ilk cinsel birleşmede, iki taraf da rahatsa, iyi bir ön sevişme yapılıyorsa, ıslanma varsa, pelvik kaslar rahatsa, sakince giriş gerçekleştiriliyorsa kanamaya pek rastlanmaz, bazen birazcık kahverengi ya da pembe lekelenme görülebilir. Cinsellik karşılıklı sevgi, hoşgörü ve her iki tarafın da isteklerini düşünerek yaşandığında-organik herhangi bir şey yoksa- acı hissetmek söz konusu bile değildir.

İlk kez yaşanacak cinsel ilişkide kaygı düzeyini kontrol etmek önemlidir. İlk geceye gereğinden çok önem vermek, abartmak ve endişelenmek olumsuz sonuçlara neden olabilir. Örneğin; kadınlarda vajinismus, ağrılı cinsel ilişki, erkeklerde ereksiyon sorunları gibi.

Her iki taraf içinde önemli olan ilk birliktelik, karşılıklı, sevgi ve hoşgörüyle rahatça yaşanabilir. İletişimi doğru kurmak, kendimizi karşı taraf doğru ifade edebilmek ve dinleyebilmek, kaygılarımızı, meraklarımızı paylaşabilmek, birbirimizi keşfederken sabırlı ve sakin olmak bu süreçte çiftlere yardımcı olur.

İlk gece korkusunu ortadan kaldırmak için evlenmeden önce ilk geceyle ilgili bilimsel destek alabileceğiniz uzmanlara başvurmanız ve bilimsel kaynaklardan bilgi almak yararlı olacaktır. Abartılı ve yanlış bilgi bizi tedirgin ederken doğru bilgi bizi rahatlatır.

 

Gelin Gerdeğe Girer, Şimdi Nereye Gider?

Gelin Gerdeğe Girer, Şimdi Nereye Gider? 150 150 dolunay

“Gelin gerdeğe girer, eşiyle tam ilişkiye gerecekken ağlamaya başlar.

Eşi şaşırır, ne olduğunu anlayamaz ve sorar; “Ne oldu, yanlış bir şey mi yaptım?”
Kadın ağlayarak kapının üstünde aslı duran baltayı gösterir ve der ki “Biz şimdi ilişkiye girersek, bu ilişkiden gebe kalırsam, çocuğumuz olursa ve bu kapının altından geçerken o balta çocuğumun kafasına düşerse ve ölürse, ben ne yaparım o zaman? Nasıl dayanırım bu acıya?” Yaşayamam o zaman.”
Biraz komik geldi hepimize değil mi? Kadın biraz abartmış dedik… Evet biraz fazla abartmış…
Peki sizin gelecekle ilgili kaygılandığınız ve hatta bu kaygıyı abarttığınız hiçbir konu yok mu?
Şimdi kısa bir süreliğine hayal edin lütfen…
Zihinlerimizi görüntüleyebilen bir makine olsaydı ve herkes birbirinin zihnini ve kendi zihninden geçenleri 5 dakikalığına ayna gibi görebilseydi… İş arkadaşlarımızla, patronumuzla, eşimizle ilgili düşünceleriniz, tanıdık tanımadık insanlarla ilgili yargılarımız, kaygılarımız, korkularımız…
Zihnimizden geçen tüm düşünceleri ve senaryoları film gibi izlediğimizi düşünün. Birazcık utandık ve kızardık, birazcık korktuk galiba…
Bir kısmı duygusal komedi, bir kısmı bilim kurgu, bir kısmı kırmızı noktalı, bir kısmı ise gerilim ve korku filmi gibi değil mi?
Zihnimizden geçenler çoğu zaman negatif oluyor, yargılarla ve yorumlarla dolu… Bilmediğimiz pek çok şeyle ilgili kaygılanıyoruz.
İşte senaryolarımızdan bazıları…

“Bu adam beni gerçekten seviyor mu? Onu seviyorum, o da beni seviyor görünüyor da … Ya sonra, iki yıl sonra beni hala sevecek mi? Beni aldatırsa ne yaparım, hayatım biter. Şu kadın ona çok alıcı gözle bakıyor ya….”
“Çocuk istiyorum ya olmazsa, hiç çocuğumun olmamasından korkuyorum, aslında olursa da korkuyorum, onun hastalandığını ya da başına bir şey geldiğini düşünemiyorum bile, dayanamam” (Gerdeğe giren gelinin hikayesine benzer geldi mi size?)
“Anne-babamı kaybetmekten çok korkuyorum, onlar olmadan ben yaşayamam, şu anda genç sayılırlar ama ya sonra onlar benden önce ölecek. Bunu düşünmeye bile dayanamıyorum.”
“Ben çok salak ve geri zekalıyım bir işi başaramadım herkes terfi aldı, performansları çok iyi ben yapamadım, salak ben…Önümüzdeki ayda yapamayacağım.”
Dayanamayıp 5 dakika dolmadan kapatıyorum ekranı. Gördüğümüz gibi çoğumuzun zihni çok kirli.
Anda kalmayı ve zihnimizden geçenleri fark etmeyi, dönüştürmeyi öğrenmeyi hepimiz adına diliyorum.
Çünkü kendimize ne söylersek o oluruz. Zihnimizden geçen şeyler ekrana yansıdıkları gibi gerçek olmaya aday olaylar. Neye odaklanırsak ondan sonuç alırız. Odağımız olumlu ise sonucumuz olumlu olur. Diğer türlü ne mi olur? Hasta oluruz. Adını saymak istemediğim bir ton hastalıkla uğraşır dururuz. Zihnimizden geçen senaryoların gerçek olma ihtimalide cabası…
Kiminle konuşsanız ya geçmiş ya da gelecekte yaşıyor. Çoğunlukla da şikayet ediyoruz her şeyden…
– Araban çok güzelmiş!
– Sağol ama bir üst modelini almayı istiyordum o daha iyi!”
– Tahlil sonuçların iyi çıkmış gözün aydın!
– Evet ama 6 ay sonra yine yaptıracağım o kötü çıkabilir, o zaman ne yaparım”
– Eviniz hayırlı olsun!
-Sağol ama çok büyük, temizlemesi çok zor!”
Oysaki ANda yani şu anda çoğunlukla hiçbir sorunumuz yok! Yukardaki diyaloglara “Şu anda bir sorununuz var mı?” sorusunu eklersek cevap çoğunlukla “YOK” olacaktır.

Lütfen FARK EDELİM çoğunlukla şu ANda yani ŞİMDİde çok iyiyiz, çok şükür! VE tek bir gerçek var o da ŞİMDİ! Ne geçmiş var ne gelecek!

Ve bilelim ki ŞİMDİde ne ekersek gelecekte onu toplarız!

Derin bir nefes alın ve ŞİMDİ’yi hissedin.

ŞİMDİ, hemen ŞİMDİ…..

Psikolojik Danışman-Cinsel Terapist Dolunay Kadıoğlu

Erickson Koçu
dk@dolunaykadioglu.com