Cinsel Eğitim

Büyüklük konusu her dönemin problemi

Büyüklük konusu her dönemin problemi 150 150 dolunay

Son yirmi yıldır dönem dönem İlköğretim okullarında ve liselerde ‘Üreme sağlığı cinsel sağlık’ konularında bilgilendirme çalışmaları ve eğitimler vermekteyim. Eğitime katılan öğrencilerin yaş aralığı 12-17. Eğitimleri kız ve erkek öğrenciler karışık olarak, eğitim materyalleri kullarak ve eğitimden sonra soru cevap yaparak anlatırım.

20 yıl içinde pek çok şey değişti: En başta yaşım değişti, bekardım evlendim, psikolojik danışmanlık deneyimim arttı, eğitimcilik kanıma iyice işledi, ülkede yönetimler değişti, eğitim verdiğim ilk gençler çoktan evlendi, çocukları oldu, bilgiye ulaşmak internet sayesinde çok kolaylaştı, kimler geldi kimler geçti…

Pek çok şey değişti de ne yazık ki öğrencilerin sordukları sorular hemen hemen hiç değişmedi!

Çocuk nasıl olur?

Öpüşmekle gebe kalınır mı?

Erkekler de adet görür mü?

Bakireyken gebe kalınır mı?

Mastürbasyon nedir?

İlişki yaşı kaç olmalı?

Adet döneminde duş alınır mı?

İç çamaşırlarımız varken çamaşırın üzerine boşalırsak gebe kalınır mı?

Ve en çok sorulan sorulardan biri: Büyüklüğü ne kadar olmalı, penis boyu kaç cm normal?

Erkek ergenlerin en çok merak ettikleri şey penis boyu ,kız ergenlerin ise bakireyken hamile kalınır mı?

Kızlara bakireyken de gebe kalınabileceğini bilimsel olarak anlattığınızda akıllarına yatıyor, anlıyorlar ama erkekler ne derseniz deyin nasıl anlatırsanız anlatın büyüklük mevzusunu kafalarında çok büyütüyorlar! 30 yaşına da gelseler ‘aslında boyu değil işlevi önemli’ de deseler yine de boy önemli!

Bildiklerinizin çoğu hurafe

Yukardaki sorular 20-25 yaş üstüne saçma gelebilir ancak hatırlayın 12-13 yaşlarınızda sizler de aynı soruların cevaplarını merak ediyor ve kaygılanıyordunuz muhtemelen. Yaşlar büyüdükçe bilgi ediniliyor ama çoğu yalnış! 30 yaşına da gelseniz cinsellikle ilgili, bedeninizle ilgili bildiğiniz bilgilerin çoğu hurafe!

Çocuk merak ettiği her şeyi sorabilmeli

Aslında cinsel eğitim ailede başlamalı, çocuklara kendi bedenlerini sevdirmek, olduğu gibi kabul ettirmek, kendilerine güvenen bireyler yetiştirmenin olmazsa olmazı. Merak ettiği her şeyi anneye babaya sorabilmeli çocuk ve yaşına uygun cevaplar alabilmeli, vajinayı da, penisi de diğer organları gibi normalleştirebilmeli, bedenin mahrem bölgelerini bilmeli ve koruyabilmeli. Bunu öğrenmek ise ailede başlayan okulda devam eden bir eğitim süreci.

Bizim ülkemizde olan ise biraz garip… Cinsel bilgilendirme ailede başlasa bile okulda devamı gelmiyor, okulda bazen bilgilendirme olsa bile ailede ters karşılanıyor.

20 yılldır devam ettiğim okullardaki cinsel eğitim/bilgilendirme serüvenimizin sonucunda belki binlerce gence ulaşmışızdır. Evet bu güzel ve yararlı ve kendi adıma mutluluk verici ancak yetmez! Binlerce gence ulaşarak bilgilendirme yapmış olsak da yine de bu işi yapması gereken Milli Eğitim Bakanlığı’dır. Okullara müfredata ‘cinsel eğitim’ yerleşmediği ve etkin olarak verilmediği sürece, denizde damla olarak kalır bizim çabalarımız.

Gün gelirde bir okul eğitiminde ‘Büyüklüğü önemli mi, ne olmalı?’ gibi sorular yerine ‘HIV/AIDS’in yayılmasını nasıl önleyebiliriz? Kız arkadaşımın hazır olmasını beklemek istiyorum, bana neler önerirsiniz?…vb’ soruları duyarım, işte o zaman yaptığımız işle tam gurur duyarım.

O günlere özlemle…

Cinselliğin temel taşları

Cinselliğin temel taşları 150 150 dolunay

Cinsellik ne zaman ayıp oldu? Normalliğini ne oldu da kaybetti? Bundan kimler ne kazandı? Neden sıkılır olduk bu konulardan? Soruların peşine düşelim ve cevaplara bakalım birlikte.

Cinsellikle ilgili sıkıntılı duygular yaşamamız, utanılacak bir durummuş gibi algılamamızın temel nedeni; doğduğumuz andan itibaren ailemiz ve yaşadığımız toplum tarafından bilinçaltımıza kaydedilen cinsellikle ilgili yanlış bilgiler, korkular, abartılı söylenceler, günahlar ve yasaklardır. Cinsellikle ilgili konuşmanın, davranışlarımızın yani iletişimdeki sorunların kökeni çok eskiye dayanır ve bulaşıcıdır. Cinsellikten konuşurken rahatsız olan bir kişi bu durumu karşısındakine de yansıtır. Bunun tam tersi de doğrudur, yani sizin rahatlığınız karşınızdakine ulaşır ve istenilen iletişim şekli budur. Cinselliği konuşmayı reddetmek, yok saymak, cinsellikle ilgili bilgilerdeki yetersizlik, ön yargılar, cinsellikten konuşurken kelime seçmek, ses tonunu ve yüzünün ifadesini değiştirmek, kızarmak etkili iletişim kurmayı güçleştiren unsurlardır. Bu durumun oluşmasının ana nedeni ise cinsellikle ilgili konuşmanın normal olmadığı düşünce ve inancıdır. Cinsellikle ilgili pek çok olay sorun odaklıdır, cinsellik dendiğinde bile çoğu bireyin aklına soruna ait düşünceler, yaşantılar, ayıplar ve yasaklar gelir. Cinselliğin normal olmadığı fikri de bu düşüncelerden kaynaklanır. Cinsellik büyük bir sorun, tabu mu acaba? Tabu olduğuna inanıldığı sürece tabu olmaya devam edecektir. Toplumsal olguları oluşturan tek şey; onlara yüklediğimiz değer ve inançlardır. Bunlar değiştiğinde her şey değişir.

Cinsellikte doğru ve rahat iletişim kurabilmek için kişide cinsel gelişimin temel taşlarının yerine oturmuş olması gerekir. Bu da kendi cinselliği ile barışık, benlik duygusu gelişmiş, empati kurabilen, sevgi temelli yetişmiş, ailesi tarafından dokunma duygusu doyarak büyümüş, güvenmeyi öğrenmiş, toplumsal becerilerin nasıl gelişeceğini bilen, kendi duygularını tartabilen, güç kontrolü olan ve kendini, bedenini, cinselliğini keşfetmeye izin veren bir birey demektir.

Cinsellikte doğru ve rahat iletişim kurmak için yukarıdaki cinsellikle ilgili değerleri, gerçekleri ve cinsel mitleri, doğrularını öğrenmek, bilgileri özümsemek, içselleştirmek, daha sonra sözlü ve sözsüz davranış olarak yansıtmaktır.

Üreme sağlığı ve cinsel sağlık konusunda doğru bilgilerimizi arttırdıkça, kendi cinselliğimizle barıştığımızda, cinsellikle ilgili iletişim kurmak çok daha kolay olacaktır. Bu bilgileri zamanında alan çocuklar, kendisini koruyabilen, haklarını bilen, dıştan gelen cinsel taciz tehditlerinde kendini koruyabilen bireyler olarak yetişirler ki aslında tüm anne-babaların istediği de budur.

Cinsellikle ilgili yasakların hiçbir işe yaramadığı, tam tersine merak ve istek uyandırdığı bir gerçektir. Bireylerin kendi cinsellikleriyle barışık, huzurlu ve dengeli olabilmeleri kendilerini istenmeyen gebeliklerden, HIV/AIDS ve CYBİ’lerden koruyabilmeleri için cinsel eğitiminin uygun yaşta, uygun şekilde verilmesi gerekmektedir. Bulaşıcı hastalıklarla mücadele etmenin en etkili yolu; ne istediğini bilen, “evet” ve “hayır” diyebilen, öz güven sahibi çocuklar yetiştirmekten geçer.

Cinsel eğitimin anne karnında başlaması, doğumla birlikte ailede devam etmesi, okul ve toplumsal süreçlerle de desteklenmesi gerekmektedir. Ancak bu şekilde cinselliği hayatımızda olması gereken yere, dengeli bir şekilde yerleştirebilir ve daha mutlu, sağlıklı bireyler olabiliriz.

 

Koruyucu meleğim

Koruyucu meleğim 150 150 dolunay

Kitaplığımda elime geçen bir broşürle yıllar önceye gittim…Bir varmış bir yokmuş….

Yıl 2000… Dünya yeni bin yıla büyük beklentiler ve heyecanla girerken, Hacettepe Üniversitesi AIDS Tedavi ve Araştırma Merkezi , Türk Eczacıları Birliği işbirliği ile toplumda cinsellikle ilgili farkındalık oluşturmak, gençleri ve halkı eğitmek için Cinsel Sağlık Eğitim ve Danışma Merkezi’ni hizmete açar. Ülkede devrim niteliğinde bir adımdır bu!

Merkez herhangi bir ücret almadan eğitim, danışmanlık çalışmalarını yürütmektedir. Merkezin çalışmalarını yürütmekten sorumlu genç bir uzmanı, gönüllü gençlerden ve üniversite öğretim üyelerinden oluşan kocaman bir ekibi vardır. Merkez toplam 7 yıl açık kalır ve bu yıllar içinde de binlerce gence, aileye, bireye, HIV/AIDS ve cinsel yolla bulaşan hastalıklar, cinsel sağlık, korunma…vb konularında ulaşır ve bilgilendirme yapar.

Bu merkezde gönüllü çalışan gençler bir gün derler ki: bir broşür hazırlasak, bu broşür o kadar farklı olsa ki gençler hem gülse, hem düşünse, hem de bilinçlense… Ve çalışırlar, çalışırlar… Çalışırken hem çok eğlenirler hem de çok düşünürler… Ortaya çıkarttıkları ürün o yıllarda çok popüler olur, sloganlarını Beyazıt Öztürk tarafından kullanılır hatta BBC de haber olur… Broşürde sloganlar aracığıyla mesajlar verilmekte ve bilgilendirme yapılmaktadır. İşte o broşürden alıntılar… Bakalım kaç kişi hatırlayacak!

Broşürün en önemli özelliği kondomdan farklı karakterler yaratmak fikriydi. Örneğin cinsel ilişkideki koruyuculuğunu ‘Melek’ karakteri sembolize ediyordu ve bu yüzden bröşürün başlığı ‘Koruyucu meleğim olmadan asla’ idi.

Doktor Kondom, Dansöz Kondom, Kareteci Kondom, Aşık Kondomlar, Bilge Kondom, hele o Rıza yok mu o Rıza !

AIDS’in zulmü varsa sevenin kondomu var!

Doktor Kondom der ki; Sevgili Genç Arkadaşlarım; AIDS, HIV’ın yol açtığı hastalıklar bütünüdür. Tüm dünyayı etkisi altına alan ve Türkiye’de de hızla yayılan bu salgın en çok sizleri tehdit etmektedir. Bu hastalıktan korunmanın en etkili yolu kondom kullanmaktır. Kondom diğer adları ile prezervatif, kaput, kılıf; cinsel ilişkide penise takılan bir kılıftır. İstenmeyen gebeliklerden koruduğu gibi, HIV/AIDS ve cinsel yolla bulaşan hastalıklardan da koruyan güvenli bir araçtır.

Fidayda da Ankaralım Fidayda
Kondomunu taktın bir anda!

HIV’a açık yollar

  • Korunmasız her türlü cinsel ilişki
    • Test edilmemiş kan ve kan ürünleri
    • Anneden bebeğe
    • Ortak enjektör, jilet, makas….kullanımı ile

HIV’a kapalı yollar

  • Tuvalet, banyo, havuz, sauna, ev gibi ortak kullanım alanları
    • Tabak, kaşık gibi ortak eşya kullanımı
    • Dokunmak, el sıkışmak, sarılmak, öpüşmek gibi temasla
    • Sivrisinek ve böcek sokmaları
    • Öksürme ve hapşırmayla
    • DOSTLUKLA bulaşmaz!

Kasksız girme inşaata canın yanar, Kondomsuz girme ilişkiye hayatın kayar!

Takmak ya da takmamak işte bütün mesele bu…
Kondom Shakespeare

Elin adamı gidiyooo fezaya, biz KONDOM’u taktıramadık Rıza’ya !

Güzel anların vazgeçilmez ortağı: KONDOM!

  • İstenmeyen gebeliklerin önlenmesinde,
    • HIV/AIDS ve cinsel yolla bulaşan diğer hastalıkların önlenmesinde,
    • Erkeklerin boşalma süresini uzattığı için ereksiyon sorunlarında,
    • Rahim ağzı kanserlerinin azaltılmasında,
    • Vajen kuruluğuna bağlı ortaya çıkan sorunlarda kayganlaştırıcı özellikli kondomlarla yardımcı olunmasında kullanlan güvenli ve sağlıklı bir araçtır.

Kondom Korur!

Tak kondomun hasını çekme AIDS yasını!
Bilge Kondom

Gençlere hem güldürerek hem de düşündürerek eğitim vermeyi amaçlamıştık 13 yıl önce ve yıllar boyu da hep öyle çalıştık… Çünkü yapılan çalışmalarda göstermektedir ki gençleri cinsel salgınlardan, istenmeyen gebeliklerden korumanın en etkin yolu; onların anlayacağı dilde eğitimler vermektir.

Cinselliği yok sayan ve bizim çocuklarımız böyle şeyler yapmaz diyerek, gerçekleri görmezden gelmek, siyah gözlükler takmaktan başka bir şey değildir. Gözlerinize ve kulaklarınıza ne takarsanız takın, yine de gerçek oradadır.

HIV/AIDS ülkemizde hızla yayılmaya devam ediyor… Yayılmayı en çok sevdiği grup ise 15-24 yaş grubundaki genç insanlar…

Ülkemizin eğitim sistemine cinsel eğitimin yerleştiğini ben hala umut ediyorum…

Benim hala umudum var…

Cinsellik ne ki?

Cinsellik ne ki? 150 150 dolunay

“Hiç cinsel ilişki yaşamadım ama bazen mastürbasyon yaptım. Bu vajinamın seklini bozar mı yani daha önce ilişki yaşamışım gibi? Geçen hafta erkek arkadaşımla bu konuda sorun yaşadık daha önce ilişkiye girdiğimi düşünüyor? Sizce doğru olabilir mi?”

“Dudaktan öpüşmeyle gebelik riski var mı?”

“Kızlar orgazm olduklarında kızlıkları bozulur mu?”

“Kız arkadaşımla üzerimizde iç çamaşırlarımız varken sürtünme yoluyla ilişki yaşadık, o kaygılanıyor, gebe kalma ihtimali nedir, çamaşırlarımızdan geçer mi?”

Şaşırdınız mı? Bu kadar da olmaz diyenlerinizi duyar gibiyim ya da ben de buna benzer durumlarda kaygılanmış ve merak etmiştim diyenleriniz de olabilir…16 yıldır karşılaştığım sorulardan sadece bazıları…

Üreme sağlığı cinsel sağlıkla ilgili farklı yaş gruplarından gelen bu sorular beni hem düşündürür hem üzer hem de çok kızdırır. Soranlara değildir kızgınlığım bize bu soruları sormak durumda bırakan, yeterli cinsel eğitimi vermediği gibi bununla da övünüp adına ahlak, namus diyen ilgili tüm zihniyete kızarım.

Okul günlerimi hatırlarım, biyoloji derslerindeki insan bedeni maketi gözlerimin önüne gelir bir an ve sorarım kendime o makette neden cinsel organlar yoktur?

Bize üreme ve cinsel organlarımızı anlayacağımız şekilde anlatsalardı ne olurdu? Bedenimize ait çok önemli işlevleri olan cinsel organlarımızla ilgili doğru bilgilere sahip olsaydık ne olurdu acaba? Eğitim sistemimizde insan bedeniyle ilgili dersler neden sonuç ilişkisi kurularak anlatılsaydı, sorgulamamıza, araştırmamıza izin veren bir eğitim sistemimiz olsaydı neler olurdu acaba?

Neler neler olurdu! İşte ilk aklıma gelenler;

  • Her şeyden önce yukardaki sorular ve yazamadığım binlerce soru olmazdı.
  • Çocukların, gençlerin ve hepimizin cinsellikle ilgili doğru bilgileri olurdu.
  • Bedenimizi gerçek anlamda sever ve korurduk, kendimizle barışık olurduk.
  • Garip korkularımız olmazdı, cinselliğimizi keyifle ve birbirimize saygıyla yaşardık.
  • Vajinismus, orgazm sorunları, erken boşalma gibi cinsel işlev bozuklukları yok denecek kadar az olurdu.
  • İstediğimiz zaman, bedenimiz ve ruhumuz hazır olduğunda çocuk sahibi olurduk.
  • İnfertilite oranlarında düşüş olurdu.
  • HIV/AIDS ve cinsel yolla bulaşan hastalıklara yakalanma riskimiz çok düşük olurdu.
  • Erkeklerin cinsel konularda her şeyi bildiklerini zannetmezdik ve biz kadınlarda bedenimizle ilgili konularda söz sahibi olurduk.
  • Cinselliğimizi (erkekliğimizi ya da kadınlığımızı) abartmadan, daha dengeli yaşardık
  • Erkekliğin ölçütü penisin boyu değil ne kadar “Adam” olduğu olurdu.
  • Tecavüz, taciz olaylarında düşüş olurdu.

Okuyana bilgi;

Cinsellikle ilgili sıkıntılı duygular yaşamamızın, utanılacak bir durummuş gibi algılamamızın temel nedeni, cinsellikle ilgili korkuların, yanlış bilgilerin, abartılı söylencelerin, günah ve yasakların doğduğumuz andan itibaren ailemiz ve yaşadığımız toplum tarafından bilinçaltımıza kaydedilmiş olmasıdır.

Tüm bu bilinçaltı kayıtları, inançlarımızı ve korkularımızı oluşturur. İnançlarımız ve korkularımızsa davranışlarımızı belirler. Aslında, yukarıdaki koşullarda yetişen bir bireyin cinsel fobilerinin olmasına çok da şaşırmamak gerekir.

Hayalim; kendisiyle, bedeniyle, duygularıyla barışmış, dengeli, bedenine ve ruhuna ait sorumlulukları alabilen, huzurlu ve mutlu bireylerin çoğalması…

Sorularınızın cevaplarını cesurca aramanız dileğimle…Soru sormak özgürlüktür!

Sevgiyle

HIV/AIDS Salgını

HIV/AIDS Salgını 150 150 dolunay

1-7 Aralık haftası HIVAIDS salgınına dikkat çekmek için çeşitli etkinliklerin, toplantıların düzenlendiği Dünya AIDS Haftasıdır.

Bu hafta nedeniyle HIV/AIDS konusunda Türkiye’nin en iyilerinden olan (benim de eğitimcileri arasında yer aldığım) Hacettepe HIV/AIDS Tedavi ve Araştırma Merkezi Koordinatörü Dr.Aygen Tümer’le yaptığım söyleşiyi sizlerle paylaşmak istedim. İşin doğrusunu, en güncel bilgileri ondan alıp aktarmak istedim.

Dolunay Kadıoğlu: Sevgili Aygen Hanım, HIV/AIDS’i artık çoğu insan en azından ne olduğunu biliyor ama yine de HIV/AIDS nedir bulaşma/korunma yolları neler, bilgi verebilir misiniz? Ayrıca HIV/AIDS sempozyumundan yeni geldiniz, güncel bilgileri de aktarırsanız sevinirim.

Dr. Aygen Tümer: HIV/AIDS sadece erişkinleri değil, bebek, çocuk, genç, yaşlı demeden herkesi etkileyebilen, henüz virüsün vücuttan atılmasını sağlayabilecek tam tedavisinin ve aşısının bulunamadığı bir hastalıktır. Tedavisi ekonomik olarak büyük yük getirmekle birlikte (aylık 2000-2500 TL), hastalıktan ölümü neredeyse ortadan kalkmıştır. HIV infeksiyonu ölümcül hastalık olmaktan çıkıp, yaşam boyu ilaç kullanımını gerektiren bir tür kronik hastalığa dönüşmüştür.

Hastalığın tanımlandığı ilk yıllarda HIV infekte vakalar az sayıda olması nedeni ile fazla ilgi çekmemişti. Ne zamanki biseksüel erkekler aracılığı ile kadınlara ve infekte hamile kadınlardan da bebeklere geçmesi ile vakaların giderek artmaya başlaması ile tüm dünyanın odak noktası haline gelmiştir.

HIV bulaştıktan sonra kişi kendinden kuşkulanmaz ise 8-10 yıl hiçbir belirti vermez. HIV kanda çoğalmaya devam eder, bağışıklık sistemin çoğunluğunu ele geçirdikten sonra AIDS’in belirtileri ortaya çıkmaya başlar. KAN testi yapılmadan kişide HIV olup olmadığı asla bilinemez.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Aralık 2012 verilerine göre dünyada ortalama 34 milyon HIV infekte kişi yaşamakta olup, hastalığın tanımlandığı ilk günden beri 37.6 milyon kişi hayatını bu hastalık nedeni ile kaybetmiştir.

2011 yılı içinde 2.5 milyon yeni vaka bildirilmiş olup, bu sayılara günde 7000 yeni vaka ilave olmaktadır. Tüm HIV infekte vakaların %95’inden fazlası gelişmekte olan ülkelerde, %84’ü de Sahra-altı Afrika, Güney ve Güney-doğu Asya’da görülmektedir. Günümüzde HIV/AIDS hastalığı Sahra-altı Afrika’da birinci, dünyada ise 4. ölüm nedeni olarak bildirilmektdir.

SSCB’nin parçalanması ile meydana gelen değişimlerle Doğu Avrupa ülkeleri ve Rusya’da HIV infeksiyonunun süratle yayıldığı görülmektedir. (Bu da Türkiye’yi çok etkiliyor).Dünya nüfusunun 1/5’inin yaşadığı Çin’de, özellikle damar içi uyuşturucu madde kullananlar arasında HIV pozitiflik oranının kısa sürede yükselerek %70’lere ulaştığı saptanmıştır.

HIV/AIDS hastalığı en sık korunmasız yapılan heteroseksüel cinsel temasla, ikinci sıklıkta damar içi madde kullananların ortak paylaştığı enjektörle, üçüncü sıklıkta ise korunmasız yapılan homoseksüel cinsel temasla bulaşmaktadır.

Bulaşma yollarına kısaca bakacak olursak;

  • Cinsel yolla bulaşma:HIV’ın en önemli bulaşma yolu korunmasız yapılan (vajinal, oral, anal) cinsel temastır. Bu tür bulaşmaya bağışık kimse yoktur. Bulaşma için HIV pozitif kişi ile yapılan tek bir cinsel temas bile yeterlidir, cinsel temas sayısı arttıkça bulaşma olasılığı artmaktadır.
  • Kan ve kan ürünleri ile bulaşma:Kanda virüsün yoğun miktarda bulunması nedeniyle, virüsü taşıyan kişilerden alınmış kan ve kan ürünleri ile hastalık bulaşabilmektedir.
  • Anneden bebeğe bulaşma:HIV gebelik süresince, doğum sırasında ve emzirme ile bebeğe geçebilmektedir. Bu olasılık %20-30’dur. Ancak HIV pozitif anne gebeliği süresince tedavi alır, doğum 38. haftada sezaryen ile yapılır, bebek doğumdan sonra belli süre tedavi alır ve hekim kontrolü altında olursa ve anne bebeğini emzirmez ise bu oran %1-2’lere kadar düşebilmektedir.

    HIV birçok vücut sıvısında bulunmasına rağmen yoğun olarak bulunduğu kan, kadın ve erkeğin cinsel salgıları ile bulaşabilmektedir.

Dokunmak, el sıkışmak, sarılmak, aynı yerde oturmak, aynı saunayı, havuzu, banyoyu, tuvaleti paylaşmak, aynı tabağı, bardağı, çatalı, kaşığı kullanmak, aynı giysileri giymek, telefon kulaklığı, gözyaşı, ter, tükürük, sivrisinek, böcek, arı sokması ile HIV bulaşmamaktadır.

Ve tabii ki ülkemizde durum ne ona da bakalım.

Türkiye’de HIV/AIDS

Tüm dünyada HIV/AIDS vakalarının hızla arttığı gözlenirken Türkiye’nin bu salgının dışında kalması beklenmemektedir. Ülkemizde Aralık 2011 T.C. Sağlık Bakanlığı verilerine göre 5224 HIV/AIDS vakası vardır. Bunların 921’i AIDS basamağına ulaşmış, 4303 kişi ise HIV infektedir. Ancak özellikle cinsel yolla bulaşan infeksiyonlar konusunda kişilerin sağlık kurumlarına yeterli başvurularının olmamaları, kayıt sistemlerinin yeterli çalışmaması, bu sayının gerçekleri yansıtmadığını düşündürmektedir.

Günümüzde uygulanan tedavi, erken başlandığı zaman daha etkili olmakta ancak ekonomik olarak büyük yük getirmektedir. Hastaların tedavi giderleri Sağlık Kurulu raporu ile belgelenmesi halinde, Sosyal Güvenlik Kurumuna (657 sayılı yasaya bağlı memurlar, SSK kapsamındaki işçiler, Bağ-Kur’lular) bağlı olanların ve yeşil kart sahiplerinin karşılanmakta ise de, bu tip tedavi olanağı olmayan hastalar tedaviden yararlanamamaktadır. Özel sigorta şirketleri ise ödeme yapmamaktadır. Türkiye’de kısıtlı sayıdaki olgunun tedavisi konusunda yaşananlar, gelecek için alınacak önlemlere ışık tutmalıdır.

Korunma yolları’dan da bahsedelim kısaca;

HIV/AIDS hastalığında henüz virüsün vücuttan atılmasını sağlayabilecek tedavisinin olmayışı ve aşı çalışmalarının da devam ediyor olması nedeni ile hastalığın yayılmasının kontrolünün zor olabileceği düşünülmektedir. Tedavinin pahalı ve yan etkilerinin olabilmesi ayrı bir sorundur. Tüm bu nedenlerle HIV/AIDS’in yayılımını önleyici eğitim çalışmalarının yapılması çok önemlidir.

Korunma, virüsün cinsel yolla, kan yolu ile ve anneden bebeğe geçişi önleme esasına dayanmaktadır.

Cinsel yolla bulaşmaya karşı korunma: Cinsel aktiviteden tamamen kaçınarak veya cinsel partnerle karşılıklı olarak tek eşli yaşayarak kesin olarak HIV infeksiyonunun bulaşması önlenebilmektedir. Cinsel temas sırasında prezervatif (kondom, kılıf, kaput) kullanılmasının koruyuculuğu, kondomun lateks olması, doğru ve devamlı kullanılması, yırtık veya delik olmaması koşuluyla ispatlanmıştır. Kadınlar için özel olarak hazırlanmış kondomlar da doğru ve devamlı kullanımda etkili olmaktadırlar.

Kan ve kan ürünleri ile bulaşmaya karşı korunma: 1985 yılında antikor testlerinin bulunması ile kan ve kan ürünleri hastaya verilmeden önce HIV yönünden taranmaya başlamıştır. Bu bir yasal zorunluluk olup, 1987 yılından beri de ülkemizde kan ve kan ürünleri HIV yönünden test edilmektedir. Damar içi madde kullanımı alışkanlığının önlenmesi, tedavi edilmesi, ortak enjektör kullanımı risklerinin anlatılması bu grup hastalarda HIV bulaşma riskini azaltmaktadır.

Anneden bebeğe geçiş için korunma: Eğer kadın HIV pozitif ise doğum kontrol yöntemleri öğretilmeye çalışılmaktadır. Buna rağmen gebe kalan ya da gebe kaldıktan sona HIV taşıdığını öğrenen HIV pozitif kadınlara erken dönemde kürtaj yapılması pek çok ülke tarafından kabul edilmektedir. Eğer anne adayı bebeği doğurmakta ısrarlı ise gebeliğin belli ayında anneye, doğumdan sonra da bebeğe tedavi başlanmakta ve hasta yakın takibe alınmaktadır.

Anne sütü ile virüsün geçişi gösterildiğinden annenin bebeği emzirmemesi önerilmektedir.

Ülkemizde henüz sayıları binlerle ifade edilen HIV infekte vakalar için, hasta sayıları milyonları bulan ülkelerden örnek alarak korunmayı öğrenmek, öğretmek ve davranış değişikliğinde bulunulmasını sağlamak hepimizin görevi olmalıdır. En önemlisi de HIV pozitif kişileri toplumdan dışlamadan hep beraber elele vererek yaşamalıyız ki, bu hastalığa karşı mücadele edebilelim.”

Aygen Hanım’a değerli katkılarından dolayı çok teşekkür ediyoruz. Onun çalışmaları ve bilgileri hepimiz için çok kıymetli.

NOT: Aygen Hanım’la bağlantı kurmak isteyenler için mail adresini paylaşıyorum. Belki daha detaylı sormak istedikleriniz olur.

Dr. Aygen Tümer
Hacettepe Üniversitesi HIV/AIDS Tedavi ve Araştırma Merkezi
(HATAM)
e-posta: atumer@hacettepe.edu.tr

Sevgilerimle

Seks yaptığım anlaşılır mı?

Seks yaptığım anlaşılır mı? 150 150 dolunay

“Cinsel ilişkiye girdiğimde dışarıdan bakınca anlaşılır mı?” çok sık sorulan ve kafa kurcalayan sorulardandır. Özellikle genç kızlar bu sorunun cevabıyla çok ilgilenirler çünkü halk arasında ilk cinsel ilişkiye/ilişkiye girdiğinde yüzünden, bedeninden belli olur (parlaklık, kızarıklık…) gibi yanlış inançlar vardır.

Cinsel ilişkiye girmek, istediğiniz keyif aldığınız bir deneyim oldu ve oluyorsa kişilerde mutluluk hormonu üretilmesini sağlar. Çikolata yemek, spor yapmak, keyifli zaman geçirmek de mutluluk hormonu tetikler. Mutluluk hormonu da yüzümüzde mutlu bir ifadeyle kendini gösterir. Bu açıdan bakıldığında arada pek fark yoktur. İlk cinsel ilişkiye yüklediğimiz abartılı anlamlar bu tip hurafelerin oluşmasına neden olmuştur.

“Daha önce cinsel ilişkiye girdiğimi erkek arkadaşım anlar mı?” sorusu da sık karşılaşılan sorulardandır. Aslında buna göreceli cevaplar verilebilir. Eğer erkek arkadaşınızla ilişkiye giriyor ve bakire değilseniz erkek arkadaşınız da kan beklentisi varsa, anlaşılma ihtimali var, ama bakire olup olmadığınızı erkek arkadaşınız değil ancak bir jinekolog anlayabilir. Bununla birlikte kadınların yüzde otuzu daha esnek zar yapısına sahiptir ve ilk ilişki sırasında kan/leke ortaya çıkmaz. Bu durumda hiç anlaşılamaz ancak tüm bunlardan daha önemli olan şey; erkek arkadaşınızla aranızdaki güven ve sevgidir. Siz nasıl ki onun daha önce ilişkiye girip girmediğine önem vermiyorsanız onun da sizin ilişki deneyiminiz olup olmamasına takılmaması gerekir. Ancak ülkemizde ilişkilerde süreçler böyle yürümüyor. Erkek cinsel ilişki yaşayabilirken kadına yasaklar konuyor.

Aslında her iki taraf içinde çok önemli olan bir şey var bence, bedenini pek çok cinsel yolla bulaşan hastalıklardan, istenmeyen gebelikten korumak için bedenen ve ruhen hazır olmadan cinsel ilişki yaşamayı ertelemek. Çünkü cinsel birleşme sorumluluk gerektirir. Vajinal, oral, anal her türlü cinsel ilişkiyi ruhsal ve bedensel olarak hazır olunmadan yaşamak psikolojik sorunları ortaya çıkarabileceği gibi HIV/AIDS ve cinsel yolla bulaşan diğer hastalıklara ve gebelikleri de zemin hazırlar. Kendini hastalıklardan ve gebeliklerden korumak için cinsel ilişkiye girme sorumluluğunun farkında olunmalıdır.

İyi bir ilişkide karşılıklı “Hayır” lara ve birbirine saygı duymak, acele ettirmemek, zorlamamak çok önemlidir. Cinselliği yaşamak sadece cinsel birleşme yoluyla olmaz, öpüşme, ön sevişme, dokunmak, mastürbasyon ya da karşılıklı mastürbasyon da cinselliktir.

Genç erkeklerin cinsellikle ilgili merak ettiği sorular

Genç erkeklerin cinsellikle ilgili merak ettiği sorular 150 150 dolunay

Geçen hafta genç kızların cinsellikle ilgili en çok merak ettiği konulara değinmiştik. Bu hafta ise genç erkeklerin soruları ile devam ediyoruz.

  1. Bir erkek ilk cinsel deneyimini hangi yaşta yaşanmalı?

Erkek için de kadın için de kesin bir yaş yoktur. Bununla birlikte ergenlik döneminde, henüz bedeni hakkında tam olarak bilgi sahibi olmadan ve beden tam gelişmeden yaşanan cinsellik, ergen gebeliğinden, küretaja ve HIV/AIDS ve cinsel yolla bulaşan diğer hastalıklara kadar uzanan bir sonuç tablosunu gencin karşısına çıkarabilmektedir.

Cinselliğin sağlıklı olabilmesi için temel koşul genç kızların ve erkeklerin üreme organlarının gelişimini tamamlamış olmasıdır. Ancak bedensel gelişimden daha önemlisi, ruhsal gelişimdir. Ruhsal olarak cinsel ilişkinin hem kendiniz hem de partneriniz için sorumluğunu alabilmeniz gerekir. Erken ya da hazır olmadan yaşanan cinsellik; bireyde suçluluk, pişmanlık, utanç gibi içsel barışı bozabilecek duygular yaşatabilir. Tüm bu nedenlerle; güvenli cinsel ilişki kavramı öncelik kazanır. Güvenli cinsel ilişki; karşılıklı güvenin, dostluğun, sevgi ve saygının yaşandığı bir ilişkidir. Bireyler arası paylaşımın arttığı ve yoğun olumlu duyguların yaşandığı ortamda iyi iletişim kurmak, kendini ortaya koyabilmek, ‘hayır’ ya da ‘evet’ diyebilmek, cinsel eşini zorlamamak ilişkinin sağlıklı yürümesi için şarttır.

  1. Ya ereksiyon olmazsam? Penisim sertleşmezse ne yaparım?

Özellikle ilk ilişki yaşanacağı zamanlarda erkeklerin bu tip kaygılar duyması doğaldır. İlkler her zaman heyecan verir. Ya ereksiyon olamazsam kaygısı daha da artarsa ereksiyon sorunları yaşanabilir. Rahat olmaya çalışın, herhangi bir sorun yaşarsanız da bunun doğal olduğunu bilerek üzerinde durmayın.

  1. Günde ya da haftada kaç kez cinsel ilişki yaşanmalıdır, normali kaçtır?

Çiftlerin karşılıklı istekleri, onayları ilişkinin sıklığını belirler. Cinsellikte kesin sayılar, rakamlar ya da kurallar yoktur. Normali ve kuralları çiftler belirler. Burada önemli olan karşılıklı uyumdur.

  1. Mastürbasyon yaparsam penisim uzar mı, “çok yapınca çocuk olmaz yüzünde sivilceler çıkar” diyorlar doğru mu?

Mastürbasyonun cinsel organların gelişiminde herhangi bir etkisi yoktur. İnfertileye de neden olmaz. Cinsel organın boyunu uzatmaz ya da kısaltmaz. Sivilce yapmaz.

  1. Aşırı mastürbasyonun bir zararı olur mu? Olursa bunlar nelerdir? Ayrıca mastürbasyon zararlı mı?

Eğer birey mastürbasyonu olumsuz bir davranış gibi değerlendiriyorsa, bundan olumsuz etkilenir. Her şeyden önce bireye mastürbasyon yapmanın olumsuz bir davranış olmadığını aktarmak gerekir. Ergenliğe girildiği ilk yıllarda mastürbasyon yapmaya istek fazladır, ergenliğin ve gençliğin ileri evrelerinde bu istekte dengelenme çoğunlukla görülür. Ancak kişi mastürbasyondan başka bir şey düşünemiyorsa, uygunsuz yerlerde(sınıf, toplu taşıma…) bu yönteme başvuruyorsa, sosyal aktivitelerine ayıracağı zamanı mastürbasyona ayırıyorsa yani takıntı haline geldiyse bir sorun var demektir.

  1. Mastürbasyonun faydaları ve zararları nelerdir?

Mastürbasyonun fiziksel bir zararı olmadığı gibi, ruhsal açıdan zararlı hiçbir etkisi de yoktur. Aksine cinsellik gibi doğal bir dürtünün doyumunu sağlayan mastürbasyon bastırıldığı takdirde doyumsuzluk ve sinirlilik gibi kaçınılmaz durumlara yol açabilir.

Mastürbasyon çok sık yapılıyorsa yalnızlığın veya sosyal beceri eksikliğinin bir belirtisi olabilir. Uygunsuz yer, zaman, araçlarla yapılıyorsa, konuyla ilgili bir uzmana danışılması gereklidir.

  1. Mastürbasyondan sonra suçluluk duyulması doğru mudur, yanlış mıdır?

Toplumumuzda, mastürbasyonun yapılmaması gereken bir davranış olduğuna dair yaygın ve yanlış bir inanış vardır. Birey bu yanlış inanca sahipse ya da bu yanlış bilginin etkisinde kalıyorsa ya da inançları gereği bunun yanlış olduğunu düşünüyorsa ve bütün bunlara karşın yine de mastürbasyon yapıyorsa suçluluk duyabilir. Mastürbasyon özellikle düzenli bir cinsel eşi olmayan kişiler için temel bir cinsel doyum yöntemidir, sağlıklıdır ve suçluluk duyulmamalıdır. Kişinin mahremidir, özelidir. Uygun yer ve sıklıkta yapıldığında kişinin ruhsal ve cinsel sağlığı üzerinde olumlu etkiye sahiptir.

  1. Kondom kullanmayı sevmiyorum, zevk alamıyorum, kullanmasam olmaz mı?

Kondom HIV/AIDS ve diğer cinsel yolla bulaşan hastalıklardan koruyan şimdilik tek yöntem. (tabii hiç cinsel birleşme yaşamazsanız da korunursunuz.) Keyif konusuna gelince; keyif komutu penise beyinden gider. Eğer ‘kondomla keyif alamayacağınıza, keyfin azalacağına’ inanırsanız, beyin bu komutu gerçekleştir. Tam tersi de mümkün, yani bu konuya takılmazsanız hiç sorun olmaz. Ayrıca cinsel keyif sadece cinsel birleşmede alınmaz, dokunmayı, ön sevişmeyi de unutmamak gerekir.

  1. Erken boşalırsam ve onu tatmin edemezsem?

Eğer ergenlik dönemindeyseniz ya da 20’li yaşlarda ve düzenli cinsel yaşamınız yoksa erken boşalmanın olması ya da boşalma üzerinde kontrolün her zaman istendiği gibi sağlanamaması doğaldır. Tatmin karşılıklıdır ve tek yol cinsel birleşme değildir. Oral seks ya da karşılıkla mastürbasyon da yapılabilir. Eğer düzenli bir cinsel yaşamınız var ve 25 li yaşlarda iseniz ve erken boşalma sorununuz varsa cinsel terapi desteğiyle bu sorunu çözebilirsiniz.

  1. Partnerim benden daha tecrübeli ise ve benim ilk kez cinsel deneyim yaşayacağımı anlarsa?

Anlarsa da bu konuda doğal olun, bu utanacağınız bir durum değil.

  1. Porno filmlerdeki gibi penisim yok ve partnerim filmdeki kadınlar gibi zevk almıyor. Ben de bir problem mi var?

Porno filmlerde gördüğümüz penis boyları, ereksiyon süreleri normal değildir. İlişki süreleri, kadınların çıkardıkları sesler, vajina genişlikleri abartılıdır. Penis boyları gereğinden fazla büyük, kadınların çıkardıkları sesler de taklittir. Yani sizlerde bir problem yok. Porno filmler sadece filmdir, adı üstünde film!

  1. Sürekli porno film izlemek istiyorum, acaba sapık mıyım?

Eğer sürekli porno izleme isteğiniz varsa ve bu hayatınızın akışını engelliyorsa bir uzmandan yardım almalısınız. En iyisi birazcık spora ya da diğer sosyal aktivitelere zaman ayırın ve pornoyu daha dengeli kullanmaya çalışın.

  1. Bazen gece boşalması yaşıyorum ve yatağım ıslanıyor? Bu normal mi ve nasıl engelleyebilirim?

Eğer ergenlik dönemindeyseniz bu gayet doğaldır. Düzenli ve normal sınırlarda mastürbasyon yapıyorsanız gece boşalmalarınızda azalma görülür.

  1. 15 yaşındayım. Seks düşünmediğim halde bazen penisim sertleşiyor. Böyle durumlarda ne yapmalıyım?

Ergenlik döneminde özellikle ilk erinlik döneminde kontrol dışı olarak peniste sertleşmeler olabilir. Bu, seksten bağımsız ve çok normal bir durumdur ancak genci zor durumda bırakır ve utandırır. Bu tür durumlarda sakin olun ve geçmesini bekleyin, büyümeye bağlı doğal bir süreç olduğunu bilin.

  1. Penis boyunun büyük ya da küçük olması önemli midir? Normal boyu ne olmalıdır? Küçükse büyümesi için ne yapılmalıdır?

Erkeklik organı ergenlik döneminde (11-12 yaşlarında) başlayıp 18-19 yaşına kadar büyür. Erişkin bir erkekte normal penis boyu 10-16 cm arasındadır.

Penisin boyu ile işlevi ve erkeklik gücü arasında doğrudan bir ilişki yoktur. 10-12 cm boyunda penisi olan erişkin bir erkeğin düzenli bir cinsel yaşamı olabildiği gibi, 17-18 cm penisi olanlar da sorunlarla (örneğin sertleşme sorunu gibi) karşılaşılabilmektedir. Bu nedenle penisin boyundan çok işlevini yeterince yerine getirip getirmediğine bakılmalıdır. Yine de penis boyunun küçük olduğu yakınmasıyla başvuran bireylere, eğer çok istiyorsa ameliyatla yardımcı olunabilir. Ancak penis boyu normal olanlara ameliyat önerilmemektedir.

  1. Sünnet olmanın cinsel istek üzerinde bir etkisi var mı?

Hayır etkisi yoktur.

Genç kızların cinsellikle ilgili merak ettiği sorular

Genç kızların cinsellikle ilgili merak ettiği sorular 150 150 dolunay

Üniversite yıllarımdan beri üreme sağlığı ve cinsel sağlık konularında hem eğitimlere katılmakta hem de eğitimler vermekteyim. HIV/AIDS ile ilgili ilk stand çalışmamızı ODTÜ bahar şenliklerinde 2 kız arkadaşımla birlikte yapmıştık. HIV/AIDS le ilgili bilgilendirmeler yapmış, broşürler ve kondomlar dağıtmıştık. Yıl 1995 idi…

Yılların içinde pek çok yerde, sokakta alışveriş merkezinde bu çalışmalara devam ettik. Acaba o yıllarda yaptığımız bu çalışmayı bu yıllarda o kadar rahat yapabilir miydik? İzinleri almak o yıllardaki kadar kolay olur mu şimdilerde? Neyse, o yıllardan bugünlere kadar okullarda (lise ve üniversitelerde) ergenlere/gençlere yönelik olarak sayısını hatırlamadığım bilgilendirme çalışmaları yaptık. Binlerce genç binlerce soru…

Sizlerle bu sorulardan bazılarını ve cevaplarını paylaşacağım. Hala eğitimlere gidiyorum ve ne acı ki sorular hep aynı, pek değişmiyor. Cinselliği yok saymak cinselliği yok etmiyor, tam tersine… Hayal ediyorum, bir gün bu ülkede cinsel eğitim müfredata girecek, bilgiyle yeneceğiz pek çok sorunu.

(Kızların ve erkeklerin sordukları sorular biraz farklı bu nedenle soruları ikiye ayırdık, bu hafta genç kızların sorularına yer vereceğiz, haftaya genç erkeklerin soruları ile devam edeceğiz.

Sürtünme yoluyla hamile kalır mıyım? İç çamaşırı ile seviştiğimde hamile kalma ihtimalim nedir?

Üzerinizde iç çamaşırlarınız varsa hamile kalmazsınız ama iç çamaşırları olmadan vajina üzerine yapılan sürtünme ve boşalma gebeliğe neden olabilir.

Bakireyken hamile kalınır mı?

Kalınabilir. Kızlık zarı vajina girişinin 2-3 cm içindedir ve ortası boş bir yapıdır. Vajinanın girişine boşalma olduğunda gebe kalma riski vardır. Bakire olmak gebeliğe engel değildir.

İlk cinsel ilişkide çok canım yanar mı? Çok kan gelir mi? Ya kanamam durmazsa?

İlk cinsel birleşmede, iki taraf da rahatsa, iyi bir ön sevişme yapılıyorsa, ıslanma varsa, sakince giriş gerçekleştiriliyorsa acıya ve kanamaya pek rastlanmaz, bazen birazcık kahverengi ya da pembe lekelenme görülebilir. Kanamanın ya da acının olması demek, sisteme uygun olmayan bir şeyler olduğunu gösterir (zorlama, hafif yırtılmalar gibi…) Kanama durmuyorsa mutlaka bir uzmana muayene olmak gerekir.

Orgazm olmak nasıl bir şey? Orgazm olduğumu nasıl anlarım?

Orgazm, cinsel keyifte hissedilen üst düzey cinsel doyumdur. Orgazm olduktan sonra kişi rahatlama hissi yaşar. Kadınlar orgazm olup olmadığını kolayca anlayabilirler. Vajina dolgunlaşır, vajen içinde hafif kasılmalar olur, kalp atışı hızlanır ve keyif hissi çoğalır.

Kızlık zarı kaç cm içerdedir? Tampon kullanmak zarı bozar mı?

Zar vajinanın 2-3 cm içindedir. Tampon, parmak, penis ucu ya da başka bir cismi vajinanın çok az kısmına yerleştirmek bile zara zarar verebilir.

Kızlık zarı dikilebilir mi?

Evet

Mastürbasyon nedir?

Bireyin karşı cinsiyetten ya da kendi cinsiyetinden biriyle değil çeşitli görsel (video, gazete, dergi,…), düşünsel (hayal objesi,…) ve fiziksel (kendi kendine dokunma…) yöntemler kullanarak kendi kendini tatmin ederek cinsel doyum sağlamasıdır.

Mastürbasyon yaparsam kızlık zarım yırtılır mı?

Masturbasyon sırasında vajinaya herhangi bir cisim –parmak dahil- sokulmuyorsa kızlık zarı bozulmaz.

Erkek arkadaşım ilişkiye girmek istiyor ama ben istemiyorum, ilişkiye girmezsem onu kaybetmekten korkuyorum ne yapmalıyım?

Seni seviyorsa sana saygı duyacak ve ‘Hayır’ını kabul edecektir. İstemediğiniz ve hazır olmadığınız hiçbir şeyi yapmayın. Bedeninize önce siz sahip çıkacaksınız, sevecek ve koruyacaksınız ki karşılaşabileceğiniz pek çok sorundan korunacaksınız. İstenmeyen gebelikler ergenlikte çok görülmektedir. Ayrıca HIV/AIDS gibi cinsel yolla bulaşan hastalıkların en çok bulaştığı yaşlar da ergenlik yaşlarıdır. ‘Hayır’ da hayır vardır.

Seks için en ideal yaş nedir?

Her şeyden önce bilinmesi gereken “Kesin bir yaşın olmadığı” dır. Ancak ergenlik döneminde, henüz bedeni hakkında tam olarak bilgi sahibi olmadan yaşanan cinsellik, ergen gebeliğinden, küretaja, HIV/AIDS ve cinsel yolla bulaşan diğer hastalıklara kadar uzanan bir sonuç tablosunu gencin karşısına çıkarabilmektedir.

Cinselliğin sağlıklı olabilmesi için temel koşul genç kızların üreme organlarının gelişimini tamamlamış olmasıdır. Ancak bedensel gelişimden daha önemlisi, ruhsal gelişimdir. Ruhsal olarak cinsel ilişkinin sorumluluğunu alabilmemiz, kendimizle barışık olmamızı gerektirir. Erken ya da hazır olmadan yaşanan cinsellik; bireyde suçluluk, pişmanlık, utanç gibi içsel barışı bozabilecek duygular yaşatabilir. Tüm bu nedenlerle; güvenli cinsel ilişki kavramı öncelik kazanır. Güvenli cinsel ilişki; karşılıklı güvenin, dostluğun, sevgi ve saygının yaşandığı bir ilişkidir. Bireyler arası paylaşımın arttığı ve yoğun olumlu duyguların yaşandığı ortamda iyi iletişim kurmak, kendini ortaya koyabilmek, ‘hayır’ ya da ‘evet’ diyebilmek, cinsel eşini zorlamamak ilişkinin sağlıklı yürümesi için şarttır.

İyi ve sağlıklı bir cinsel ilişki nasıl olmalıdır? Bu ilişkilerde nelere dikkat etmeliyiz?

İyi ve sağlıklı bir cinsel ilişki, eşler arasında uyum ve doyumun yaşandığı ruhsal ve bedensel sağlığın önemsendiği bir süreci tanımlar. Bu süreçte eşlerin birbirleri ile ilgili beklentilerini, isteklerini bilmeleri, cinsel istekler konusunda baskıcı davranmamaları ve birbirlerinin cinsellikle ilgili düşünce ve isteklerine saygı duymaları gerekir. Ayrıca cinsel aktivitenin paylaşıldığı kişinin herhangi bir cinsel yolla bulaşan hastalık taşıyıp taşımadığı bilinmiyorsa, mutlaka kondom kullanılmalıdır. Kondom HIV/AIDS ve cinsel yolla bulaşan diğer hastalıklardan koruduğu gibi istenmeyen gebelikleri de önler.

Seks yaptığımı annem babam anlar mı?

Hayır, seks yapmak dışarıdan anlaşılabilecek bir durum değildir.

Ailemle jinekoloğa gitmek zorunda kalırsam bakire olmadığım anlaşılır mı? 

Doktora gitme nedeniniz bekaret kontrolü ise ve vajinal muayene olursanız evet anlaşılır. Diğer konularda vajinal muayene olmadığınız sürece anlaşılmaz.

İlk cinsel deneyimimde kasılıp kalırsam ve kilitlenme olayını yaşarsam?

İlk cinsel ilişkide kasılırsanız penisi içeri alamazsınız, kilitlenme olayı diye bir olay bilimsel olarak olabilecek bir durum değildir, tamamen şehir efsanesidir.

Genital bölgemdeki kıllarımdan partnerim rahatsız olur mu?

Bu herkese göre değişir. Bunun cevabını sadece partneriniz bilir.

Oral seks yaparsam ve meni yutarsam hamile kalır mıyım?

Hayır oral seksle gebe kalınmaz.

Anal seks (ters ilişki, arkadan ilişki) yapmak normal midir? Zararları var mıdır?

Anal seks, oral seks gibi vajinal seks haricindeki cinsel ilişki yöntemlerinin, eşler tarafından istendiği takdirde cinselliği renklendiği kabul edilir. Bununla birlikte, anal seksin özellikle kadının bedensel sağlığına zarar verebileceği anüs kasların zedelenebileceği akılda tutulmalıdır. Bu da büyük aptesti tutmayı zorlaştırabilir. Anal seks sırasında olabilecek kanamalarda HIV/AIDS ya da kan yolu ile bulaşabilen diğer hastalıkların geçişi kolay olabileceğinden mutlaka kondom kullanılmalıdır. Ayrıca kişi istemiyorsa istemediğini belirtmeli ve kararlı olmalıdır.

HIV/AIDS’in psikolojik boyutları

HIV/AIDS’in psikolojik boyutları 150 150 dolunay

HIV/AIDS ülkemizde hızla artan, kan yoluyla, anneden bebeğe, korunmasız cinsel ilişkiyle bulaşan bir salgındır. HIV/AIDS’le ilgili bulaşma yolları çok sınırlı olsa da yine de önyargılar nedeniyle ayrımcılık, dışlama sorunları yaşanmaktadır.

Bir kişi HIV taşıyıcısı olduğunu öğrendiğinde, toplum içindeki yanlış bilgiler (homoseksüel hastalığı, ölümcül, tedavisi yok, …gibi) nedeniyle çok zor günler yaşar.

Önce yalnışları düzeltelim

  • HIV/AIDS heteroseksüellerde daha yaygındır.
  • En çok korunmasız cinsel ilişkiyle bulaşır.
  • Herkesin başına gelebilir, zengin, yoksul, evli, bekar, çoluk-çocuk, ünlü-ünsüz…
  • HIV/AIDS kronik hastalıklar sınıfındadır. Yani ömür boyu uygun tedaviyi alarak yaşayabilirsiniz.
  • Ağzınızda açık yara, diş eti kanaması yoksa sevgilinizle/eşinizle dilediğiniz kadar öpüşebilirsiniz. Kondom kullanarak cinsel ilişkiye girebilirsiniz.
  • Eğer kondom da kullanmayalım biz yüzde yüz korunmak istiyoruz diyorsanız karşılıklı mastürbasyon yapılabilirsiniz.
  • Evlenebilirsiniz. Mutlu olabilirsiniz.

 

Ve gelelim HIV/AIDS olduğunu öğrenen kişilerin psikolojik olarak neler yaşadıklarına

HIV taşıdıklarını öğrenen kişiler ilk anda şok yaşarlar ve bir süre durumu algılamakta zorluk çekebilirler. HIV(+) bireyin durumu kabul etmesi belli bir süreci gerektirir. Bazı bireyler çok kısa sürede HIV ile yaşamayı benimserken, çoğunlukla red yolunu seçerler. Virüsü taşıdığını öğrenen çoğu bireyde ilk zamanlar şok, kızgınlık, depresyon, pişmanlık, öfke, endişe, HIV(-)lere kızgınlık, korku, gelecek belirsizliği, intihar düşüncesi ve girişimi olabilmektedir. Psikolojik kabul süreci çoğunlukla şöyledir: İnkar, öfke (Kendine, yakınlarına, doktorlara), pazarlık (Şöyle şöyle yaparsam daha uzun yaşarım), depresyon, kabullenme.

HIV testinin sonucu (+) geldiğinde ve bu sonuç doğrulama testiyle onaylandıktan sonra sonucun oluşturduğu bazı psikolojik sorunlar beraberinde gelebilir.

  • Yalnız başına acı içinde ölme korkusu
  • Toplumdaki statüsünün değişmesi, bozulması korkusu
  • Yakınlarına acı ve ızdırap verme kaygısı ve bundan etkilenme
  • HIV’a neden olan davranışlar nedeniyle suçluluk ve pişmanlık
  • Güçsüzlük duygusu, uzun vadeli plan yapmaya dair kaygı ve depresyon
  • HIV’a yakalandığını inkar, reddetme ve yokmuş gibi davranma
  • Şansızlık hissi ve diğerlerine öfke
  • Kendine kızgınlığa ve tedaviye inanmama, sorumluluğunu almak istememe ve intihar eğilimi,
  • Çevre reddi ile öz güven, öz değer ve saygıda azalma,
  • Ölüm düşüncesi, yalnızlık ve kontrol kaybetme korkusu ruhsal konularda ilgiyi ve dini destek arayışını ortaya çıkarabilir.

Kişi, yaşantısını planlayamama, sekonder enfeksiyonların oluşması, başkalarına bulaştırma korkusu, izolasyon, cinsel düşmanlık ve red, sonuçları değiştirememe, gelecekteki sağlığı, yakınlarının durumu, tedaviye ulaşamama, özel yaşamın ve güvenin kaybı, sosyal ve cinsel olarak kabul görmeme, fiziksel ve mali gücünü kaybetme gibi pek çok faktörden dolayı kaygı duyar.

Psikolojik yardım almak çok önemli

Kişinin bu sorunların altından kalkabilmesi için psikolojik yardım alması çok önemlidir. Danışmanlığın başarısı, danışman ve danışan arasındaki dostluğun ve güvenin gücüne bağlıdır. Bu dönemde destek gruplara katılmak olumlu gelişimleri hızlandıracaktır.

Eğer HIV taşıyıcıysanız ve tedavi alıyorsanız size ait bilgiler şifreli bir şekilde saklanır, gizlilik ilkesi bu ülkedeki her hasta için olduğu gibi HIV(+)‘ler içinde geçerlidir. Her dert paylaştıkça azalır, HIV(+) gruplarla haberleşebilirsiniz ve yardım alabilirsiniz.

Daha detaylı bilgi için HATAM’ın ya da Pozitif Yaşam Derneği’nin web sitelerini ve HIV taşıyıcıysanız kendilerini ziyaret edebilirsiniz.

Cinsel zekanızı test edin

Cinsel zekanızı test edin 150 150 dolunay

Dr. Sheree Conrad- Dr. Michael Milburn tarafından hazırlanan cinsel zeka testi ile cinsellikle ilgili kendinizi ifade ederken ne kadar rahatsınız, yeniliklere ne kadar açıksınız öğrenebilirsiniz. Siz de cinsel zekanızı ölçmek ister misiniz?

Her soru için; düşünce, duygu ya da davranışınızı en iyi yansıttığını hissettiğiniz cevabı seçin.

1. Çoğu insanın cinsel yaşamıyla karşılaştırdığınızda, şu andaki cinsel yaşamınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?

a) Birçok insanınki gibi heyecan verici değil.
b) Birçok insanınki ile aynı.
c) Birçok insandan daha heyecan verici.
d) Şu anda bir ilişkim yok.

2. Partnerinizle cinsel yaşamınızda bir problem ortaya çıksaydı, ne yapardınız?

a) Konuyu partnerimle konuşurdum.
b) Konuya dolaylı yaklaşırdım.
c) Biraz zaman verip durumun değişmesini beklerdim.
d) Daha uygun bir partner arardım.

3. Partnerinizle cinsel yaşamınızda bir problem ortaya çıksaydı, yakın bir arkadaş ya da bir dert ortağı ile (belki bir terapist) konuşmak konusunda ne düşünürdünüz?

a) Cinsel yaşamımı dışarıdan birisi ile asla rahat bir şekilde konuşamazdım.
b) Cinsel yaşamım hakkında birisi ile konuşabilirim, ancak başka çarem kalmadığında.
c) Cinsel yaşamım hakkında bir arkadaş ya da dert ortağı ile rahatlıkla konuşabilirim.

4. Bir partnerden uzun süre sakladığın cinsel sır oldu mu?

a) Hayır, asla.
b) Bir ya da iki kez.
c) Birkaç kez.
d) Sık sık.

5. Partneriniz sizi rahatsız eden cinsel bir davranışta bulunsaydı ne yapardınız?

a) Devam eder ben de katılırdım.
b) Bu davranışın neden partnerimin ilgisini çekerken beni rahatsız ettiğini araştırırdım.
c) Partnerime davranışının sınırlarımı aştığını söylerdim.
d) İlişkimi bitirmeyi düşünürdüm.

6. Günlük yaşamın çeşitli sorunları ile karşılaştırıldığında (örneğin; iş, alışveriş, temizlik, hobiler), hareketli ve doyurucu bir cinsel yaşam için ne kadar çaba gösteriyorsunuz?

a) Zamanımın çoğunda, nasıl daha fazla seks yapabileceğimi düşünüyorum.
b) Benim için doyurucu bir cinsel yaşam en az hobilerim ve günlük işlerim kadar önemli.
c) Günlük işler bittiğinde cinsel yaşamımı geliştirmek için ne zamanım ne de enerjim kalıyor.
d) Cinsel yaşamımın ne kadar kötü olduğunu düşününce utanıyorum, bu konuda hiç düşünmemeye çalışıyorum.

7. İş yerinde uygunsuz davranışlardan korunmanın tek yolu cinsiyetsiz bir kimliğe bürünmektir.

a) Doğru
b) Yanlış

8. Bir erkekle kadının cinsel ilişkisinde bir problem ortaya çıktığında, büyük olasılıkla nedeni şudur:

a) Erkekler ve kadınlar yatakta farklı şeyler ister.
b) İhtiyaçları ve arzuları hakkında yeterince konuşmamışlardır.
c) Gerçekten birbirlerine uygun değildirler.
d) Erkekle kadının psikolojileri zıt kutuplardır.

9. Harika bir seksin gerçek aşkın göstergesi olduğunu düşünüyor musunuz?

a) Harika bir seksin mutlaka aşık olmak anlamına gelmediğine inanıyorum.
b) Harika bir seks yapan bir çiftin birlikte olacağına inanıyorum.
c) Harika bir seksin aşkın garantisi olduğuna inanıyorum.

10. Geçmişte, bir çatışma yaşadığınızda, hangi sıklıkta konuşmak yerine seks yapmayı seçtiniz?

a) Hiçbir zaman bir problemi konuşmak yerine seks yapmayı tercih etmedim.
b) Birkaç kez bir problemi geçici olarak engellemek için seks yaptım.
c) Bir ilişkide çatışmanın şiddetini azaltmak için seksin iyi bir yol olduğunu düşünüyorum.
d) Her zaman önce problemi çözerim, sonra seks yaparım.

11. Yakın zamanda çok hoşlandığınız ve ciddi bir ilişki sürdürmek istediğiniz biriyle tanıştınız, ilişkinin daha başında seks yapar mıydınız?

a) Çok hoşlandığım biriyse, seks için daha iyi tanıyana kadar beklerdim.
b) Daha önce birkaç kez çok iyi tanımadığım insanlarla seks yaptım.
c) Çok hoşlandığım takdirde iyi tanımadığım biriyle kesinlikle seks yaparım.

12. Seks yaşamınızın televizyon ya da filmlerde gördüğünüz cinsel yaşamlar kadar heyecan verici olmadığını düşündüğünüz oldu mu?

a) Ekranda gördüğüm tutkuyla karşılaştırıldığında, benim yaptığım seks ümit kırıcı.
b) Yaşamımda bir ya da iki kez bu kadar tutkulu bir seks yaşadım.
c) Ekranda görülen tutkulu ilişkilerle gerçek yaşamdaki ilişkileri karşılaştırmak zor.

13. Sık sık kullandığınız ya da en çok tahrik olduğunuz cinsel fantezinin içeriği hakkında ne düşünüyorsunuz?

a) Birinin fantezilerimin içeriğini öğrenmesi beni dehşete düşürür.
b) Partnerimin fantezilerimi bilmesi beni utandırır.
c) Biraz tedirgin edici ama fantezilerimin içeriğini partnerimle paylaşmanın heyecan verici de olabileceğini düşünüyorum.
d) En yakın arkadaşımla fantezilerim hakkında konuşurum.

14.Cinsel olarak tahrik olduğunuzda, bunun bir yakınlık ihtiyacı ya da şefkat duygularının tersine, daha çok fiziksel bir dürtüden kaynaklanıp kaynaklanmadığının ne kadar bilincindesiniz?

a) Fiziksel dürtülerle duygusal dürtüler arasında hiçbir zaman ayrım yapmam.
b) Bazen seks için tümüyle fiziksel bir dürtü hissettiğimin farkındayım.
c) Bazen fiziksel olarak hissettiğim uyarılmadan daha fazla duygusal olarak yakın olmak istediğimin farkındayım.
d) Tahrik olduğumda bu her zaman fiziksel ve duygusal dürtülerin bir bileşkesi oluyor.

15. Kendinizi kötü hissettiğiniz ya da yaşamınızda bir konuda hayal kırıklığı yaşadığınız zamanlar, bu iş de olabilir, hangi sıklıkta seks yaptınız?

a) Kendimi kötü hissettiğim ya da bir konuda üzgün olduğumda nadiren seks yaparım.
b) Kendim ya da yaşamımla ilgili kendimi daha iyi hissetmek istediğim zamanlar seks yaptığım oldu.
c) Kendim ya da yaşamımla ilgili ters giden bir şey olduğunda çoğunlukla seks isterim.

16.Geçmişte bağlı olduğum bir ilişkideki partnerimi ya da eşimi aldatmaya ayartıldığımda,

a) Partnerimin ne kadar kırılacağını ve ihanete uğramış hissedeceğini bilmek bana ıstırap verdi.
b) Partnerimin neler hissedeceğini gerçekten hiç düşünmedim.
c) Bu bir günah olduğu için partnerimi asla aldatmam.
d) Partnerimi düşündüm ama ortaya çıktığı takdirde kabul edeceğini düşündüm.

17. Partneriniz aynı cinsiyetten biriyle seks yapmakla ilgili fantezileri olduğunu açıklasaydı, nasıl bir sonuca varırdınız?

a) Partnerim gizli bir eşcinsel.
b) Partnerimin psikolojik problemleri var.
c) Partnerim artık beni çekici bulmuyor.
d) Partnerim birçok insandan farklı değil.

18. Yakalanmadan aldatabileceğinizi bilseydiniz, ne yapardınız?

a) Kesinlikle aldatırdım.
b) Yine de aldatmanın ilişkim üzerinde yaratacağı etkiyi düşünürdüm.
c) Aldatmak bir günahtır, asla yapmazdım.

19.Yaşlandığınızı düşündüğünüzde (yetmiş yaş üzeri) seks yapmaya devam etme olasılığınız ne olurdu?

a) O yaşta seks yaptığımı hayal bile edemiyorum.
b) O yaşta cinsel olarak aktif olacağımı hiç zannetmiyorum.
c) Yetmişlerimde hala cinsel olarak aktif olmayı ümit ediyorum.
d) Yetmiş yaşına kadar cinsel olarak aktif kalabilmek için elimden gelen her şeyi yapmayı planlıyorum.

20. Bağlı olduğu bir ilişkisi varken gizlice internette seks yapan biri hakkında ne
düşünüyorsunuz?

a) Fiziksel temas olmadığı için sorun yok.
b) (Masum) bir katkı olduğunu düşünüyorum.
c) Büyük bir yıkım, ilişkide problemleri arttırır.
d) Bir aldatma biçimi, bu da sorun demektir, çünkü eşinizin haberi olmadan yapıyorsunuz.

21.Cinsel davranışlarınızda ne kadar rahatsınız?

a) Bazı insanlar cinsel davranışlarımdan endişe etse de ben değiştirmek için bir neden görmüyorum.
b) Belli bir davranışı terk etme konusunda sık sık kendime söz veriyorum ama sonra aynı davranışı tekrarlıyorum.
c) Cinsel davranışlarım konusunda endişelenmem için hiçbir zaman nedenim olmadı.

22. Hangi sıklıkla seksi kullanarak problemlerinizden kaçmaya çalışıyorsunuz?

a) Seks olmasaydı problemlerim altında ezilirdim.
b) Bazen çaresizlik içinde problemlerimden kaçmak için seksi kullanıyorum.
c) Seksi hiçbir zaman böyle bir amaç için kullanmadım.

23. Seks yaptıktan sonra genellikle nasıl hissedersiniz?

a) Çoğu zaman keyifsiz hissederim.
b) Bazen keyifsiz hissederim.
c) Genellikle hoşnut ve tatmin olmuş hissederim.
d) Hiçbir şey hissetmem.

24. Hiç kimseyi, örneğin kollarını tutarak tehdit ederek ya da karşınızdaki ‘Hayır’, ya da ‘Dur’ dediğinde duymazdan gelerek sekse zorladığınız oldu mu?

a) Asla
b) Bir kez
c) Bazen
d) Sık sık

25. Anne babalar kendi cinsel yaşamlarında yaptıkları hataları gizli tutmalıdırlar, sonuçta ergenler söylediklerimizi değil yaptıklarımızı yapıyor.

a) Doğru
b) Yanlış

26. ‘İyi bir cinsel yaşam, çaba göstererek elde edebileceğimiz bir şey değildir, ya olur ya olmaz’ cümlesine katılıyor musunuz?

a) Kesinlikle
b) Belki
c) Hiç de değil

27. Utandığınız bazı cinsel arzu ya da davranışlarınız var mı?

a) Sık sık
b) Bazen
c) Asla

28. Ortalama hangi sıklıkla seks yapıyorsunuz?

a) Yılda birkaç kez ya da daha az
b) Ayda bir ya da iki kez
c) Haftada bir ya da iki kez
d) Haftada üç kez
e) Haftada dört kez ya da daha fazla

29. İstemediğiniz halde, sadece partnerinizi memnun etmek için hangi sıklıkla seks yaparsınız?

a) Asla
b) Birkaç kez
c) Ara sıra
d) Oldukça sık

30. Güvenli seks için bilinçli bir çabanız var mı?

a) Hayır, gerekmiyor. Ben ve partnerin HIV testi yaptırdık ve ikimiz de diğerinin tekeşliliğe bağlılığına yeterince güveniyoruz.
b) Hayır, gerekmiyor çünkü ben heteroseksüelim ve heteroseksüellerin HIV olma ihtimali düşük.
c) Hayır, çünkü yattığım insanların hiçbiri hasta görünmüyor.
d) Evet, risk olan her yerde önlem alırım.

Cinsel zeka testi puanlama sistemi

Aşağıda her cevap için puanları göreceksiniz. Her soru için aldığınız puanları toplayın.

 

 

 

 

,

CİNSEL ZEKA TESTİNİN SONUÇLARI

Cinsel zeka puanınız 50’nin üstündeyse notunuz “A”

Cinsel zekanız yüksek. Cinsel bilgileriniz bilimsel. Cinsellikle ilgili kendinizi ifade ederken rahatsınız, kendinize güveniniz tam ve kendinizi tanıyorsunuz, kendinize ve eşinize değer veriyorsunuz, farklılıklara saygı duyuyorsunuz, size göre cinsel keyif almak en doğal hakkınız. Ne mutlu size!

Cinsel zekanız puanınız 40-49 arasındaysa notunuz “B”

Cinsel zekanız hala çok iyi. Siz de hiç fena sayılmazsınız, ara sıra muhafazakarlığınız tutsa da çoğu zaman rahat ve açık görüşlüsünüz. Kendinize ve partnerinize saygı duyuyorsunuz, belki biraz daha cinsel bilgiler konusunda kendinizi geliştirebilirsiniz. Doğru yoldasınız.

Cinsel zeka puanınız 30-39 arasındaysa notunuz “C”

Cinsel bilgilere biraz daha çalışmalısınız, bazen cinsellikle ilgi korku ve kaygılarınız oluyor, cinsel eşinize ve kendinize zor anlar yaşatabiliyorsunuz. Dilerseniz daha keyifli, rahat ve doyurucu bir cinsel yaşamınız olabilir. Biraz daha konunun üzerinde düşünmeye devam edin ve kendinizi sevin.

Cinsel zeka puanınız 20-29 arasındaysa notunuz “D”

Ne yazık ki ortalamanın altında ve düşük bir puanınız var. Cinsel tabularınız, ayrımcılığınız, korkularınız ve fazlasıyla “Hayır” larınız var! Kendinizle barışmak ve kendinizi tanımak için güçlü bir niyete ve konunun üstüne gitmeye ihtiyacınız var. Bol bol okuyabilirsiniz ya da bir uzmandan destek alabilirsiniz.