Eş 1
Eşim gebelik ve doğumdan önce istekli bir kadındı. Keyif alırdı ve arzuluydu, kendimi çok şanslı hissederdim. Gebe kaldığı an itibariyle eşim gitti de sanki onun yerine bambaşka bir kadın geldi; tedirgin, gergin, isteksiz, bana sapıkmışım gibi bakan ve hatta bunu söyleyen. Evde hep bir gerginlik var.
Eş 2
Bebeğimiz 1 yaşına geldi ve bence artık cinsel yaşamımız normalleşmeli, gebelikten önce haftada en az 3 kez cinselliğimizi yaşardık şimdi ise ayda bir kez yaşayabiliyoruz. O da benim ısrarım ve duygu sömürümle oluyor. Bazen kavga ediyoruz ve günlerce birbirimize tavır yapıyoruz. Eskisi gibi olalım istiyorum. Doğumdan sonraki hayata alışamadım.
Eş 3
Oğlumuzun doğumuyla birlikte kendimi hiç önemsenmiyor hissediyorum. Eşim sadece oğlanla ilgileniyor, onun gazı, uykusu, emmesi, bezi, maması, ağlaması… Ben yokum sanki! Yoo haksızlık etmeyeyim, “Ali, oğlanın maması bitti gelirken al, bezi bitti al, biberonu getir!”
Eş 4
Doğumdan sonra cinsel hayatımız tam kabus oldu. Ayda yılda bir kez oluyor ve ben kendimi eşime tecavüz ediyor gibi hissediyorum. Gebelik döneminde bir kaç kez başka kadınlarla kaçamaklarım oldu ve eşim birini tesadüfen öğrendi ve neredeyse boşanıyorduk. O günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı sanki. Ben onu çok seviyorum ama o bana düşman sanki. Çok mutlu olacağımız günler olmalı bu günler ama kabus gibi.
Gebelik ve doğum sonrasına bir de erkek tarafından bakalım istedim.
Erkeklerin çoğu gebeliği yaşayan, doğum yapan eşlerini anlamaya çalışsalar da tam olarak anlayamayabilirler.
Çoğu erkeğe göre ‘gebelik döneminde de doğumdan kısa süre sonra da cinsellik yaşanabilmelidir çünkü bu temel bir ihtiyaçtır. Ve eğer eşiyle bunu yaşayamıyorsa aldatmak kaçınılmazdır. (Eşine sadık, gebelikte ve doğumda onu anlamaya ve desteğe çalışan erkekleri bu grubun dışında tuttuğumu belirtmek isterim.)
Erkeklerin, gebelik ya da doğumdan önce eşi kendisiyle nasıl ilgileniyorsa o şekilde ilgilenmeye devam etmesi gibi bir beklentileri olabiliyor. Kadının kesilen ya da azalan ilgilisini tam olarak anlayamayabiliyorlar. Bu da bazen eşlerini aldatmak için kılıf olabiliyor. Eşler bu durumu öğrenirse yine anlayamayabiliyorlar, bun da bu kadar takılacak ne var ki, ihtiyaçtı, tek gecelikti, duygu yoktu!
Kadın içinse gebelikte ve loğusalıkta her an duygu her şey duygu oysa ki! Kadınlar gebelik de ve doğumdan sonraki dönemde bedenindeki hormonal değişimleri ve ruhsal dünyasındaki değişimleri anlamakta zorlanmakta ve bazen loğusalık depresyonu yaşayabilmektedir. Daha çok da çevresi tarafından anlaşılmamak, gebeyken ya da doğumda yaşadığı korkular, kaygılar, travmalar, eş aldatması, ailesel sorunlar kaynaklı loğusalık depresyonu yaşarlar. Bu dönemde sevgi, şevkat ve ilgi ihtiyaçları artar.
Fark etmek gerekir ki; gebelik ve doğum kolay evreler değildir. Evlilik için büyük eşiklerdir. Birbirini seven ve destekleyen çiftler bu eşiği zorlanmakla birlikte daha kolay aşarlar. Sevgiyle ilgili sorun yaşayan, birbirini anlamaktan uzak çiftler ise bu eşiği aşmakta çok zorlanırlar ve bazen de bu eşikte kalırlar yani boşanırlar.
Gebelik ve doğum sonrası evlilik yaşamı ile ilgili bilgi sahibi olmak, farkındalıklı olmak ve olası çözüm yollarını çalıştırmak, sevginin ve şefkatin gücüyle bu dönemin daha kolay atlatılamasına yardım eder.