Zero

Zero 150 150 dolunay

Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) açıklamalarına göre 2010 yılında dünyada 0 (sıfır) yeni HIV enfeksiyonuna rastlanmıştır. AIDS’e bağlı “sıfır” ölüm gerçekleşmiştir. Ayrıca HIV pozitif bireylere ayrımcılığında “0” a indiği saptanmıştır.

Yazarken de, okurken de kulağıma çok hoş geldi. Tabii ki henüz doğru değil bu bilgi. HIV/AIDS tüm dünyada hala en büyük salgın olma özelliğini ne yazık ki koruyor.

“1 Aralık Dünya AIDS Günü”. UNAIDS’in bu yılki sloganı “0” yeni enfeksiyon, “0” Ayrımcılık, “0” AIDS’e bağlı yeni ölüm. HIV/AIDS son 30 yıldır dünyanın baş etmekte en çok zorlandığı sorunların başında geliyor.

DSÖ’ne göre 2010 yılı sonu itibariyle dünyada 34 milyon kişi HIV ile birlikte yaşıyor.

2.7 milyon kişi 2010 yılında HIV enfekte oldu. 1.8 milyon kişi 2010 yılında AIDS’e bağlı hastalıklardan öldü. Yapılan ayrımcılıklarla ilgili ne yazık ki kayıt tutulamıyor, insanın insana “sen HIV taşıyıcısın” diye yaptığı ayrımcılığın, dışlamanın kaydı henüz yok, saptanamıyor, sadece biliniyor. Eğer HIV taşıyorsanız ve patronunuz bilirse işinizi kaybedebilirsiniz, okuldan atılabilirsiniz, mahalleden kovulabilirsiniz…Ve daha niceleri!

İnsanlık tarihi virüslere, bakterilere, mikroplara bağlı olarak pek çok salgınla, hastalıkla karşı karşıya kalmış ve binlerce insan hayatını kaybetmiştir. Veba, frengi, cüzzam, verem, kuş gribi, sars aklıma ilk gelenlerden ve HIV aklımdan pek gitmeyen…

20’li yaşlarımdan beri gerek gönüllü gerekse profesyonel çalıştığım bir konudur HIV/AIDS. Türkiye’de bu konuda yapılması gereken çok şey var hala. HIV bizim ülkemizde de hızla yayılmaya devam ediyor. Neden mi?

* Ülkemizde HIV/AIDS’le ilgili koruyucu çalışmalar yok denecek kadar az,

* Ne yazık ki cinsel eğitim yok (Cinsel eğitim yoksa hastalıklarla ilgili bilgi yeterince yok demektir.)

* Genç bir nüfusa sahibiz (HIV en çok genç insanlar arasında yayılıyor.)

* Nüfus hareketliliği çok yoğun bir ülkeyiz, (İnsanların daha çok riskli davranışta bulunması, sık eş değiştirmesi anlamına gelir.)

* Turizm ülkesiyiz (Turist döviz ve virüs bırakıyor olabilir mi?)

* Kayıtsız çalışan seks işçileri fazla (Ülkemizde varolan genelevler bile kapatılıyor bu da kayıtsız seks işçiliğini ve kontrolsüz seksi arttırıyor.)

* Yurt dışında çalışan işçi popülasyonumuz var

* Damar içi uyuşturucu madde kullanımında inanılmaz bir artış var

Tüm bunlar ülkemizde HIV’ın ekmeğine yağ sürmekte ve yayılımını kolaylaştırmaktadır.

Tüm dünyada HIV enfekte vakaların artarken Türkiye’deki artış da çok güçlü sinyaller vermektedir. Ülkemizde ilk defa 1985 yılında bir AIDS vakası ve bir HIV enfekte vaka olduğu bildirilmiş, daha sonra her yıl HIV/AIDS vakalarının sayılarında giderek artma gözlenmiştir.

Ülkemizde T.C. Sağlık Bakanlığı verilerine göre 4866 HIV/AIDS vakası vardır. Bu sayının %70’ini erkekler, %30’unun kadınlar oluşturmaktadır.Bu sayı tabii ki resmi veridir. Yani bilinen…

Kişi kendinden kuşkulanmaz ve test yaptırmaz ise HIV’in 8-10 yıl hiç belirti vermediği düşünüldüğünde bu sayının gerçeği yansıtmadığı bilinmektedir. 4866 buzdağının görünen yüzüdür. Buzdağının altında binlerce kişinin var olduğu tahmin edilmektedir. Bu salgının en ürkütücü taraflarından sadece biridir bu!

Bu salgını gerçekten Zero “sıfır” yapmanın yolu ise bireysel farkındalıktan, bilgilenmekten ve korunmaktan geçer! Bize bir şey olmaz mantığı ise patlak lastikle arabaya binip yola çıkmaya benzer!

Sağlıcakla, sevgiyle ve bol farkındalıkla kalın….