Merhaba,
Hürriyet Aile’deki ilk yazımda sizlere “Merhaba” demenin mutluluğunu yaşıyorum. İçimde farklı bir heyecan, çoşku ve merak var. Yeni bir yere gitmek gibi, yola çıkmak gibi, hiç bilmediğim, görmediğim bir sonraki adımı merakla attığım bir yolculuk gibi…
Zor günler yaşıyoruz her kimle konuşsanız dert yakınıyor, kimi eşinden, kimi çocuğundan, kimi kaynanasından, kimi patronundan, kimi siyasetten, kimi çevre sorunlarından, kimi maddi zorluklardan, kimi ise kendinden şikayetçi. Dünyadaki olaylar, ülkemizdeki olaylar, hepimizi sarsıyor, düşündürüyor, “Neler oluyor bu insanlara? Dünya nereye gidiyor?” dedirtiyor.
Evet herkesin sorunu ve derdi var, bununla birlikte çevremizde mutlu olan, hayattaki tüm yüklerine inat gülümseyebilen, kahkaha atabilen insanlar da var. Ya da her olayda pozitif bir taraf görebilen, olaylardaki bütünü farkedebilen insanlar var. Bu insanların sorunları belki de sizden benden çok ancak mutlu ve huzurlular.
Dünyada büyük bir değişim-dönüşüm var diyorlar. Dünyanın ve insanların şu anki durumlarıyla ilgili “Güneş doğmadan önceki zifiri karanlık” diyorlar. Nedir onları farklı kılan? En zor anda bile “Gün doğmadan neler doğar? Bir yol mutlaka açılır, her inişin çıkışı vardır” dedirten?
Bence bu ender insanların diğerlerinden farkı, düşünce- inanç sistemleri ve değerleri. Hayata baktıkları nokta farklı onların.
Yaşadıkları olumsuzluklarda öğrenecek bir şeyler bulurlar ve her olumsuz görünen olayın, onlara kazandırdığı olumlu tarafı görürler. Çünkü başımıza gelen her olay bizi biz yapan yapı taşlarından biridir. İnsan olma yolculuğumuzda her bir deneyim yeni bir şey kazandırır bize.
Yaşadıkları olumsuzluklara rağmen yaşamdan keyif almaya devam eden bu kahraman insanlar bilirler ki; sorunlar oluştukları bakış açılarıyla çözülemezler. Sorunların içinden geçerken farklı bakış açıları kazanmak çözümün en etkin parçasıdır. Ve aslında dünyada bir kişi bile bunu yapabiliyorsa herkes yapabilir.
Bu köşede de bazen ruhsal olarak yaşadığımız sorunları, bazen de bilgi birikimimi sizlerle paylaşmayı umut ediyorum. Ve yeri gelmişken kendimden de bahsetmek isterim.
Kendini keşif yolculuğu yapan, bu yolculuğun her anından keyif almaya niyet eden, meraklı, sorgulayan, araştıran, kendiyle ilgili yeni şeyler fark ettiğinde bundan heyecan duyan, farkındalığı, sevgiyi, neşeyi, güven ve güvenilirliği her an yaşamaya niyet eden biriyim. 14 yıldır da insanların kendileriyle tanışma ve barışma sürecince onlara destek olmak, kendi yollarında yürürlerken dönem dönem eşlik etmeye çalışan bilimin ve bilincin ışığında çalışan bir Psikolojik Danışmanım.
İnsanın sonsuz bir varlık olduğuna ve hayat yolculuğuna gönüllü çıktığına, bu yolculuğun rotasının kendini keşfetmek olduğuna, temel yakıtının sevgi olduğuna inanıyorum.
Aile ve ilişki koçluğu, cinsel terapiler, infertilitede psikolojik destek, koçluk ve ergenlik, çalıştığım alanlardan bazıları… Ayrıca keyifle yürüttüğüm başka bir alan da eğitim. Ergenlere yönelik üreme sağlığı, cinsel sağlık, yetişkinlere yönelik de cinsellikte rahat iletişim, güvenli cinsel yaşam, değişim ve dönüşüm, iletişim ve daha pek çok konuda eğitimler veriyorum. Sadece eğitim vermek değil eğitim almak da beni çok mutlu ediyor ve çoğaltıyor. İnsanın devinen, gelişen, dönüşen sonsuz bir varlık olduğuna inanıyorum. Elbette “Oldum, öğrenecek ne varsa bitti” diye bir şey yok. Yol ne kadarsa öğrencilik de o kadar…
Sorunların paylaşıldıkça azalacağını, sevginin, neşenin, bolluk ve bereketin paylaştıkça çoğalacağını biliyorum.
Bu köşeden her hafta sizlere yazacağım ve sizlerden de yorum, destek, soru ve sorun paylaşımı bekleyeceğim, paylaştıkça azalsın sorunlarımız, çoğalsın sevgimiz ve bilgimiz diye…
Carpe Diem, anda olmak, anı hissetmek ve yaşamak demek.
Hayatın şifresi, anda gizli aslında. Bu nedenle köşenin adını “Carpe Diem” koydum. En kıymetli an şu an çünkü, ne geçmiş var ne gelecek…
Tek gerçek nefes aldığın an. Zihnimizin sesini (geçmiş olaylar, gelecek planları, o bana şunu neden dedi, ben neden öyle davrandım gibi) bir an için susturup, yaşadığımız anı hissettiğimizde nefes alıp verdiğimizde, başımızı kaldırıp gökyüzüne baktığımız işte o an…
Bu köşede sizlerle yaşama dair pek çok şeyi paylaşacağız.
İşimiz, evimiz, cinsel yaşamımız, öfkelerimiz, kızgınlıklarımız, çocuklarımızın sorunları ve hep çözüme dair eylem adımlarını paylaşacağız ve andaki mutluluklarımızı, duygularımızı da…
Tüm bunları yazmakta ve aktarmaktaki amacımsa çok basit; paylaşmak ve mutlu olmak…
Her günümüz dolu dolu geçsin diye kocaman bir nefes çekelim içimize ve “Çok şükür” diyelim bu nefes için…
“Baştan yaşama şansım olsaydı daha çok dinlenirdim. Bu yolculukta olduğumdan daha çocukça davranırdım. Daha çok dağa çıkar, daha çok nehre girer ve daha çok günbatımı izlerdim. Daha çok hakiki ve daha az hayali sorunum olurdu. Ah evet iyi anlarım da oldu ve her şeye yeniden başlayabilseydim daha çok iyi anım olmasını sağlardım. Hatta yalnızca birbiri ardına gelen iyi anlardan daha başka bir şey elde etmeye çalışmazdım. Ve daha çok papatya toplardım.”
Nadide Stair, 89 yaşında