“Ben gökyüzünü taşıyan kadınım
Gökkuşağı gözlerimden geçer
Güneş rahmime yol alır
Düşüncelerim bulutlara karışır
Ama söyleyeceklerimi henüz söylemedim………”
İstenilen, arzulanan bir şeyin olmaması insan hayatında stres yaratır, hele konu çocuksa….
İnfertilite yani kısırlık tedavisinde eşler arasında en çok kadında stres ve diğer olumsuz etkiler daha fazla görülüyor.
Kadın olmak pek çok rolü, kimliği ve toplumsal süreçleri beraberinde getirir. Yaşadığı yer dünyanın neresinde olursa olsun tüm toplumlarda bir kadının en önemli rolü “annelik”tir. Bu nedenle doğurmamış kadın “yarım kadın, eksik kadın, ezik kadın…” olarak hisseder kendini bu da çok ağır bir yüktür.
Türkiye de uzun yıllardır tüp bebek sürecindeki çiftlere psikolojik destek veren bir terapist olarak söyleyebilirim ki bizim kadınlarımız bu konuyla ilgili yükün çoğunu taşıyorlar.
Kadınlarımız, annelik kimliğini giyemediği için kendilerini asla tam bir kadın gibi hissedemiyorlar ve çocukluktan beri yüklenen tüm değerlerin altında kalmış hissediyorlar. Çocuk sahibi olmakta yaşanan güçlük ve mücadele tüm kimlikleri arasındaki dengeyi bozuyor ve zarar veriyor.
İş yerinde bile kendilerini başarılı hissedemeyebiliyor ya da arkadaşları arasında ve ailesinde eziklik duygusu yaşayabiliyorlar.
Tüm bu nedenlerle infertillite tedavisine gelen çift duygusal yüklerle başlar sürece. İnfertilite tedavisindeki herkes duygusal inişler ve çıkışlar yaşayabilir. İlaçların etkisi ve yaşanılan sorunun psikolojik yansımaları duygu dünyasındaki dengesizliklere neden olabilir ki bu da oldukça normal tepkilerdir.
İnfertilitenin nedeni fizyolojik olabileceği gibi psikolojik kökenli de olabilir ama nedeni ne olursa olsun, tedavinin bir ayağı da psikolojik destektir çünkü tedavide kullanılan ilaçlar ve süreç başlı başına stres faktörüdür.
İnfertilite tedavisinin uzun süren, pahalı bir tedavi olması ve tedavinin nasıl sonuçlanacağının belirsiz olması, toplumsal baskılar, tedavi sürecini eşler için duygusal açıdan daha zor bir hale getirmektedir.
Tedavi sürecinde eşler, kendilerini dönem dönem veya sürekli olarak kötü hissedebilirler. Sık ağlama ve umutsuzluk, yorgunluk, huzursuzluk ve aşırı kaygılı olma, suçluluk ve değersizlik duyguları, öfke ve kızgınlık duyguları, çevreden kopma, cinsel istek ve ilgi bozuklukları, uyku ve iştah bozuklukları, tedavinin başarısı konusuna aşırı yoğunlaşma ve bu konularda aşırı endişeli olma gibi süreçler yaşayabilirler.
Psikolojik danışmanlık sürecinde psikolojik danışman; tedavi sürecinizin her adımında neler yaşabileceğiniz ve çözüm yollarını ve duygularınızı sizlerle paylaşacaktır.
Tedaviyi ve sonrasını rahat ve huzurlu geçiren çiftlerin, sorun yaşayan çiftlere göre tedavide başarı şansının daha yüksek olduğu yapılan çalışmalarla kanıtlanmıştır.
Siz ne kadar rahatsanız bedeniniz de rahattır ve tüp bebek tedavisinde rahat bir ruh ve beden en güzel yardımcılarımızdır.
Dileklerinizin gerçekleşmesi dileğimle,
Sevgiyle,